![]() HAYAL KURMA REHBERİ-2 HAYAL KURMAK DÖNÜŞMEKTİR Bu mesajı okuyan sevgili dostum, Özgürce, sınırsızca ve kalp titreşimi ile kurulan hayalin oltaya takılmasından ve evrenin okyanusuna bırakılmasından itibaren hayatın çarkları başka türlü dönmeye başlıyor. Öyle ki hayalin önündeki engeller, benden ya da şartlardan kaynaklanan sınırlamalar, korkular, kaygılar, inanç kalıplarım, verdiğim kararlar kısacası her şey ama her şey bir deneyimler bütünü olarak beni derin bir dönüşüme sokuyor. Dürüst olmak gerekirse her geleni hediye olarak alıp, başıma taç ediyorum diyemem. En azından henüz :) Bazen ve hatta çoğu zaman direniyorum. Bu direnç beden ağrılarıyla, vazgeçmeye meyletmelerle, kendine şefkat göstermemelerle vs. çeşitli şekillerde kendisini yansıtıyor. Bu yansımalar başladı mı yogaya koşmak bana ilaç gibi geliyor. Yoga yaparken, özellikle bedenimi ya da sabrımı zorlayan pozlarda, meditasyonlarda zihnimden geçenlerin, ‘gerçek’ hayatta bir engelle karşılaştığımda verdiğim tepkilerle birebir örtüştüğünü fark ettim, biliyor musun? Her şeye rağmen, nefesime dayanıp, o pozun ya da meditasyonun içinde kaldığımda hem zihnen, hem de kalben genişlediğimi gördüm ve bundan gerçekten çok etkilendim. Elbette, bir yoga eğitmeni dahi olsam, ‘Ben bunu yaptım işe yarıyor ve bu yüzden herkesin yolu yogadan geçmeli’ demek istemiyorum burada. Yoga, yoldur. Yolu yürümenin insan sayısı kadar biçimi vardır. Ama herkes istese de istemese de nefes aldığına göre nefesi düzenlemek direncin en kuvvetli antikorudur. Hayale direnç ne denli kuvvetli olursa olsun, nefesin ve bedenin yardımıyla, direnci ve verdiğim tepkileri ayrıntılı şekilde gözlemlemeye artık sabredebiliyorum. :) Bu sayede direncimin kaynak noktalarına bakıyorum yılmadan: ‘Bu hayali gerçekleştirmem beni neden korkutuyor olabilir?’ sorusuna ilk gelen yanıta ‘Peki neden? Ne hissediyorsun bu konuda?’ diye sorular sormaya devam ediyorum. Bunu bazen yazarak, bazen meditasyon esnasında yapıyorum. Katman katman görüyorum nedenlerini ve sonra başlıyorum derine, daha derine ve en derine inmeye. Bu kazı ve arınma sürecine Kundalini’de shakti evresi diyoruz. Sufiler ise buna ‘yanmak’ diyor. HAYAL HAREKETİ, HAREKET DÖNÜŞÜMÜ BAŞLATIR İncil’de de dediği gibi ‘Başlangıçta Söz vardı ve Söz, Tanrı idi’. Hayal kurmak, hayalin sözünü kalpte yeşertmek, hareketi, hareket ise dönüşümü başlatıyor. Dönüşmek için önce eskiye bakmak, eskinin kararlarını yeniden değerlendirmek, adım adım köke inmek ve kökü yeniden yapılandırmak gerekiyor. Shakti de aynen bunu yapıyor. Gereksiz ve hayalin önünde engel teşkil eden her şeyi yakıp, kül ediyor. Bağımlılıklar, sana hizmet etmeyen ilişkiler, yaklaşımlar, zehirli sözler, inançlar yani seni hayalinden alıkoyan ne varsa rüzgara savruluyor. 'FEDA DİYE BİR ŞEY YOKTUR' Guru Nanak’ın ‘zaman’ın bir yerinde söylediği gibi: Feda diye bir şey yoktur. Sıkı sıkı tutunduğun ne varsa birer birer bıraktıkça, feda ettiğini zannettiğin şeylerin kanatların olduğunu anlıyorsun çünkü. Yaşadığın sıkıntıların sadece büyüme sancısı olduğunu da. O güne kadar taşıdıklarını bırakıvermek son derece alışılmışın dışında bir serüven olsa da ateş elementinin harıl harıl çalıştığı shakti döneminde içindeki boşluğa neden olan her şeyin bir bir silindiğini de. Gayretle, istikrarla ve hep kalbin rehberliğinde. İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri kendini güvende hissetmektir. Peki ya o çok sevdiğimiz, bağrımıza bastığımız güven ortamı bizi her gün midesinde öğüten dev bir sindirim sistemi gibiyse? Benzetmemi hoşgörün fakat oradan çıkmak için alengirli bir bağırsak yolculuğunu göze almaktan, o yolculuğu kaydıraktan kayarcasına neşeyle yapmaktan daha büyük bir iyilik yapabilir misiniz kendinize? :) İşte o iyiliği kendiniz için yapmaktır hayal kurmak. Ve dönüştürür insanı kesinlikle. Bir kere hayal ettiniz mi, sizi o hayale uygun bir insan haline getirmek için mucizeleriyle kapınızı çalar... (Doha-Katmandu-Dali-İstanbul 2016) Yarın- HAYAL KURMA REHBERİ-3 ŞARTLARI OLUŞTURMAK İÇİN ELİNDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPMAK
3 Comments
Serhat doğantekin
25/10/2016 04:15:59 pm
Shakti evresinin ya da yanmak sürecinin hayatın bir temsili, provası olduğu noktasına çok katılıyorum. Kendini gündelik hayatta olmadığı kadar zorladığın o anda, vazgeçmeye meylettiğin saniyelerde, aslında "gerçek" hayatta da kendini tam olarak bu "katlanılması zor" anlara kendi isteğinle soktuğunu ve belirli bir sürenin sonunda meyvesini mutlaka alacağını unutmamak gerekir.
Reply
Nur Taran
25/10/2016 04:32:52 pm
Ve kesinlikle sanat da insanı en fazla besleyen, en fazla geliştiren meditasyonlardan biri. Bir yazıyı üretmeden önce doğum sancısı çekilir, sen de iyi bilirsin :) Hayalin doğumuna en yaklaştığımız anda da benzer sancıları çekebiliriz. Gereken tek şey sonunda doğumun olacağına ve nur topu gibi bir bebeğin bize sonunda gülümseyeceğine inancı kaybetmemek.
Reply
Leave a Reply. |
Yazar'Benim gibi kendisini azıcık da olsa garip hisseden birileri varsa bu satırları okuyan bilmeli ki: Ben, Ben'im, Biz, Bir'iz ve hayatın tek anlamı Ol'duğum(uz) gibi Ol'abilmek. Arşivler
May 2020
Kategoriler |
Bu blogu ziyaret eden sevgili, |