Kundalini Yoga ve Meditasyon'la Rahatlama Rehberi
Kendime Not: Rahatla
Sevgili,
2021 yılının Şubat ayında ilk basımı, 2022 yılının Ekim ayında ikinci basımı yapılan kitabım Kundalini Yoga ve Meditasyon'la Rahatlama Rehberi, Kendime Not: Rahatla, yola nasıl çıktığımın hikayesini ve evde kendi kendine uygulayabileceğin, benim acil durum paketi olarak nitelendirdiğim gündelik hayatını kolaylaştıracak teknikleri ve bilgileri içeriyor...
Kitap şöyle başlıyor...
2018 yılında Türkiye’de gerçekleştirilen Kundalini Yoga Eğitmen Eğitimi’nde Simrit Kaur’un çevirmenliğini yapıyordum.
Simrit, eğitimin ilk dersine elinde kuru bir çalı parçasıyla geldi.
“Bu, Erika’nın Gülü,” dedi dönüp herkese. Bitkiyi bir kabın içine yerleştirdi.
“Bu bitkinin evi çöldür. Tamamen kurumuş gibi görünüyor, değil mi?” dedi.
Herkesin gözleri içine kapanmış, sararmış yapraklarıyla kuru bir çalı parçası gibi görünen ‘gül’de.
Gül demeye bin şahit ister.
Eline sürahiyi alıp, “Şimdi su vereceğiz gülümüze,” dedi ve suyu boca etti bitkinin üzerine.
Suyu alan ‘gül’ yavaş yavaş kollarını açmaya başladı, sanki uykudan uyanır gibi.
“Kalp de kurur bazen,” dedi Simrit, açılmakta olan güle şaşırarak bakarken herkes.
“Kalp kurur ve biz bir daha yeşillenemeyeceğini sanırız. Sanırız ki bir daha gülümsemek, yumuşamak, hissetmek, canlanmak mümkün olmayacak. Aslında tek ihtiyacımız olan sudur. İhtiyacımız, kalbimizde kuruyan Erika güllerini sulamaktır.”
Benim de kalbim kurumuştu.
Kalbim kurumuştu ve geri dönmek artık mümkün değildir sanıyordum.
Sonra hayatıma Kundalini Yoga ve Meditasyon girdi. Ardından enerjiyle şifa girdi, ‘farkında olmak’ sözü girdi, ruhsal rehberler girdi ve en önemlisi kendi hayatıma ben girdim.
Gerçek ben.
Uyanışım başladı.
Bana Sach Dhyan ismini verdiler.
Sach, ‘gerçek’ demek, Dhyan ise ‘meditasyon’.
Sat Hari bana Yogi Bhajan’ın zamanında ona sorduğu bir soru zincirini yöneltmişti bir sohbetimizde, sonra bu sorular hayatıma
damgasını vurdu:
Kaderin nedir?
Kaderinle arandaki mesafe nedir?
Bu yolu nasıl yürümeyi düşünüyorsun?
Zamanla bana verilen isim üzerine derinleştiğimde, ailemin bana verdiği Nur ismini buna dahil ettiğimde, içimin en derininde
gördüm ki kaderim, hayat amacım, nötrde, kalbimi gerçeğe teslim edip, bütünü yükseltme niyetiyle hayatı bir meditasyon olarak yaşamak.
An’ın içindeki gerçeği görmek ve gördüğümü iletişim sanatıyla aktarmak.
Gülümü sulamayı öğrenmek için kurak araziler, ormanlar, bataklıklar, dağlar, tepelerden, türlü coğrafyalardan, ışıklı ve karanlık köprülerden yürüdüm. Kendimden kendime doğru, kendimle aramdaki mesafeyi kapamak için yürüdüm.
Ve bu kitap çıktı tüm bu öykülerin sonunda.
Kalbimizde kuruyan Erika güllerini sulamak için bir kitap.
İçimizdeki bizim için mücadele veren öğretmene, rehbere, şifacıya ve savaşçıya rahatlamayı, kalbini sulamayı Kundalini Yoga
öğretisinin yoluyla anlatmak için bir kitap.
Her sayfasını meditasyon gibi yazdığım uzun bir başka yolculuğum...
Tut elimden, her şeyin başlangıç noktasına gidelim seninle.
...ve yürüyelim birlikte geçmişin kayıtları arasında öğretinin rehberliğinde.
Kalbimden kalbine.
Sat nam
2021 yılının Şubat ayında ilk basımı, 2022 yılının Ekim ayında ikinci basımı yapılan kitabım Kundalini Yoga ve Meditasyon'la Rahatlama Rehberi, Kendime Not: Rahatla, yola nasıl çıktığımın hikayesini ve evde kendi kendine uygulayabileceğin, benim acil durum paketi olarak nitelendirdiğim gündelik hayatını kolaylaştıracak teknikleri ve bilgileri içeriyor...
Kitap şöyle başlıyor...
2018 yılında Türkiye’de gerçekleştirilen Kundalini Yoga Eğitmen Eğitimi’nde Simrit Kaur’un çevirmenliğini yapıyordum.
Simrit, eğitimin ilk dersine elinde kuru bir çalı parçasıyla geldi.
“Bu, Erika’nın Gülü,” dedi dönüp herkese. Bitkiyi bir kabın içine yerleştirdi.
“Bu bitkinin evi çöldür. Tamamen kurumuş gibi görünüyor, değil mi?” dedi.
Herkesin gözleri içine kapanmış, sararmış yapraklarıyla kuru bir çalı parçası gibi görünen ‘gül’de.
Gül demeye bin şahit ister.
Eline sürahiyi alıp, “Şimdi su vereceğiz gülümüze,” dedi ve suyu boca etti bitkinin üzerine.
Suyu alan ‘gül’ yavaş yavaş kollarını açmaya başladı, sanki uykudan uyanır gibi.
“Kalp de kurur bazen,” dedi Simrit, açılmakta olan güle şaşırarak bakarken herkes.
“Kalp kurur ve biz bir daha yeşillenemeyeceğini sanırız. Sanırız ki bir daha gülümsemek, yumuşamak, hissetmek, canlanmak mümkün olmayacak. Aslında tek ihtiyacımız olan sudur. İhtiyacımız, kalbimizde kuruyan Erika güllerini sulamaktır.”
Benim de kalbim kurumuştu.
Kalbim kurumuştu ve geri dönmek artık mümkün değildir sanıyordum.
Sonra hayatıma Kundalini Yoga ve Meditasyon girdi. Ardından enerjiyle şifa girdi, ‘farkında olmak’ sözü girdi, ruhsal rehberler girdi ve en önemlisi kendi hayatıma ben girdim.
Gerçek ben.
Uyanışım başladı.
Bana Sach Dhyan ismini verdiler.
Sach, ‘gerçek’ demek, Dhyan ise ‘meditasyon’.
Sat Hari bana Yogi Bhajan’ın zamanında ona sorduğu bir soru zincirini yöneltmişti bir sohbetimizde, sonra bu sorular hayatıma
damgasını vurdu:
Kaderin nedir?
Kaderinle arandaki mesafe nedir?
Bu yolu nasıl yürümeyi düşünüyorsun?
Zamanla bana verilen isim üzerine derinleştiğimde, ailemin bana verdiği Nur ismini buna dahil ettiğimde, içimin en derininde
gördüm ki kaderim, hayat amacım, nötrde, kalbimi gerçeğe teslim edip, bütünü yükseltme niyetiyle hayatı bir meditasyon olarak yaşamak.
An’ın içindeki gerçeği görmek ve gördüğümü iletişim sanatıyla aktarmak.
Gülümü sulamayı öğrenmek için kurak araziler, ormanlar, bataklıklar, dağlar, tepelerden, türlü coğrafyalardan, ışıklı ve karanlık köprülerden yürüdüm. Kendimden kendime doğru, kendimle aramdaki mesafeyi kapamak için yürüdüm.
Ve bu kitap çıktı tüm bu öykülerin sonunda.
Kalbimizde kuruyan Erika güllerini sulamak için bir kitap.
İçimizdeki bizim için mücadele veren öğretmene, rehbere, şifacıya ve savaşçıya rahatlamayı, kalbini sulamayı Kundalini Yoga
öğretisinin yoluyla anlatmak için bir kitap.
Her sayfasını meditasyon gibi yazdığım uzun bir başka yolculuğum...
Tut elimden, her şeyin başlangıç noktasına gidelim seninle.
...ve yürüyelim birlikte geçmişin kayıtları arasında öğretinin rehberliğinde.
Kalbimden kalbine.
Sat nam