HAYAL KURMA REHBERİ-1 YOKTAN HAYAL YARATMA OYUNU Bu mesajı okuyan sevgili dostum, Hayat, bir hayalin peşinden yola koyulmadan önce çeşitli evrelerden geçiriyor beni. Fark ettim ki ne zaman hayal kurarsam kurayım içinden geçtiğim evreler farklı farklı deneyimlerle fakat benzer şekillerde tekrarlanıyor. Evvela hayalin kendisi düşüyor kalbime. Hayalin hası, kalbe düştüğünde o kalbin pır pır atmasına, kendiliğinden havalanmasına, kanatlanmasına neden olandır bana göre. İster buna heyecan de, istersen de (çaktırmadan da olsa) korku. (Bugünlerde ikisinin arasında uzun süredir göremediğim incelikte bir çizginin olduğunu da düşünmüyor değilim gerçi...) Canım dostum Senem, ‘Hayalinden korktuysan işte bu harika haber. Demek egon senin bu hayali gerçekleştirebileceğini biliyor ve seni ciddiye alıyor. Onu konfor alanından ediyorsun diye kıvranmaya başladı bile işte’ der. Haklıdır da. Beni en çok büyüten, en çok büyüleyen hayallerimin kalbime düşmesinden itibaren ömürlerce korktuğumu, ardıma bakmadan kaçmak isteğiyle yanıp tutuştuğumu, yani içimdeki o Nur’u iyi biliyorum artık. (Bkz. Her seyahat öncesinde dolaba saklanma isteğim :)) İçimden bir ses (ya da egom, savunma mekanizmam vs. adını sen dilediğin şekilde koyabilirsin) o hayale karşı çıkadursun, korku beni alttan alta dürtedursun, hayal kalbime kanatları taktıysa ben, tüm bu kalabalığa rağmen ve mutlaka gülümseyerek kalbimi direksiyona geçirip başlıyorum hayalimi renklendirmeye. YOKTAN HAYAL YARATMA OYUNU Ve soruyorum kendi kendime: Hayalim nerede gerçekleşebilir? Hayalimi nasıl insanlarla birlikte gerçekleştirmek istiyorum? Ne üretmek, nasıl bir deneyim yaşamak istiyorum? Bu hayal hayatımı nasıl daha renkli hale getirebilir? Hayalim olurken kendimi nasıl hissediyorum? Böyle böyle onlarca soru türetip, türettiğim sorulara kendi içimde yanıt verip, hayalimi sizinle daha önce benzerini de paylaştığım vizyon panoma yazarak, çizerek, fotoğraflarla ‘canlandırıyorum’. Hayalim olmuşcasına, coşkuyla şükrediyorum üzerine. Bu canlandırmaya ‘Yoktan Hayal Yaratma Oyunu’ diyorum. 'Yoktan Hayal Yaratma Oyunu’nu oynarken kendimi maddi, manevi, fiziksel, ruhsal hiçbir konuda sınırlamadığımdan emin olmaya gayret ediyorum. Hayal kurarken hür olmanın tek şartı, mevcut koşullara (yaşım kaç, başım kaç – bu da ne demekse-, daha çok erken, vaktim yok, param yok vs.) takılmamak ve zihnin bahanelerine sağır olabilmek. Dünyanın en kaygısız, en güvende insanı olduğunu hissetmeden (hissetmiyorsan, hissetmeye niyet etmek için güzel bir yerdesin) kurulan her hayal sınırlı, her hayal koşullu zira. HAYALİ ÖZGÜR BIRAKMAK HAYAL ETMEK KADAR ÖNEMLİ Hayallerimi yoktan yaratma oyununu tamamladığımda, hayalimi evin en fazla kullandığım yerine asıyor, kendimi öpüyor (kendini öpmek aşamasını atlamamanızı özellikle tavsiye ediyorum :)) hemen sonra da yoktan yarattığım hayali yavaşça özgür bırakıyorum. Çocukluğumdan beri hayal ettiğim şeylere inanma huyum vardır çok şükür. Ondan kelli hayali de pişmesi için evrenin fırınına attığımı biliyorum bu özgür bırakma halinde. Buna kalben inanıyorum. Koşulsuzca ve özgürce hayal kurulduysa kalpte, evren bunun için derhal çalışmaya başlıyor. İşte tam da bu yüzden hayalimi özgür bıraktığım an itibariyle kurduğum hayali yaşamam için ne gerekiyorsa kapıma, zihnime, duygularıma oradan da gerçekliğime uğramaya başlıyor. (Doha, Katmandu, Dali, İstanbul-2016)
0 Comments
Leave a Reply. |
Yazar'Benim gibi kendisini azıcık da olsa garip hisseden birileri varsa bu satırları okuyan bilmeli ki: Ben, Ben'im, Biz, Bir'iz ve hayatın tek anlamı Ol'duğum(uz) gibi Ol'abilmek. Arşivler
Mayıs 2020
Kategoriler |