Güneş batarken gökyüzüne biraz turuncu ve pembesinden bırakıyor.
Mavi sorgusuz kucaklıyor. Bulut yapıcılar bugün çok çalıştı; Gökyüzü, yeryüzü, içim ve dışım bulut, pembe, turuncu ve mavi. ☁️☀️ Hikayeyi sana en başından anlatayım istiyorum sevgilim ama benim en başı zannettiğim aslında bir durak sadece. Durağın hep öncesi ve onun da öncesi çıkıyor derinlere daldığımda. Bir sandığı kurcalar gibi kurcalıyorum geçmişi ve onun ötesini, öncesini. Çetelesini tutamıyorum, tuttuğum varsa da bırakıyorum. Bu hayatta indi şimdi de ruhum işte, anlıyorum. ‘Şimdi’ye çekiştiriyorum ondan kendimi. Zamanı gelince o otobüse, o uçağa, o trene binip, başka hayata gideceğim biliyorum. Tek bir hayat içinde bir sürü hayat yaşıyorum. Her sabah, bazense bir gün içinde defalarca yeniden doğuyorum. Yıllarım asırlarca sürüyor, Asırlarım dakikalara sığıyor. Alnımın tam ortasında devran dönüyor. 🌈 Renklere doğru açtım göğüs kafesimi; Sonsuz kez deri ve renk değiştirmeye devam ediyorum. Her renkte biraz daha gökkuşağı oluyor içim. Tadına doyamıyorum. 🌊 Sana dize döküyorum bilinçaltımdan, İyi kötü ne dersen de karnımın en derininden sonsuz bir ip gibi çıkarıyorum halleri. Nereye koysam bu içimi derken şiirlere, notalara, boyutlara yerleşiyorum. Kelimelerin gezegeninde yaşıyorum. Benim evim kelimeler oldu hep sevgilim, söylemiş miydim? Kulağımı dayamış dinliyorum fırtınaları ve sessizliği, Duyduklarımı üflüyorum sana doğru Kalbinle duyuyor musun? Hikayenin en başında ‘ben’ yoktum çünkü Ve hikayenin bu noktasında dahi ‘ben’ yokum. Bir hal var burada, kelimeleri yan yana dizen bir hal; İyi kötü ne dersen de karnımın en derininden dizelere doğru akan. Önünde eğildiğim, ‘Ben’i seve seve teslim ettiğim. Adına Gerçek deniyor Gerçek benden çıkıp yine bana sesleniyor... Sat nam.
0 Comments
Kalbini kırılmaz yapmaya geldim’ dedi. ❤️
‘Kalp nasıl kırılmaz hal alır acaba?’ diye sordum. ‘Kalbimi korumak için kapamamış mıydım göğüs kafesimi senelerce? İyileştirmek için yaraları dağların tepelerinde ve buz gibi derelerde ve hatta başka kıtalarda derman aramamış mıydım kendime? Kırılmaz olmanın bir yolu olabilir miydi?’ ❤️ Kalbim yanıtladı: ‘Kalp yumuşar, yumuşar ve yumuşacık olursa eğer hiçbir darbe kalbi kıramaz sevgilim. Yumuşak bir yastığa atılan yumruğun geri sekişi gibi kalp esner ve kırılmak bir yana daha da yumuşayarak onarır kendini. Sertleşen, kapılarını kapatan, korunaklı kalplerdir en kırılgan olanlar. Her şeye açık pamuk kıvamında olursa kalp kırılır mı hiç?’ 🤷🏻♀️ ‘Peki kalbim nasıl yumuşacık olacaksın? Korkmuyor musun? Acı diye bir şey var, acı çekmek var, hayal kırıklıkları, hayat kırıklıkları. Korkmuyor musun bir daha kendini koruyamamaktan?’ 🌻☀️ ‘Acıyı yaratan beklentidir, kontrol isteğidir, tanımlar, takvimlerdir. Acının üzerine ancak güvenerek yükselebilirsin. Devranı döndürenin planına güvenerek. Kaderci ol demiyorum, hayır. Hayallerinin olmakta olduğuna ve yaratımın yaratan ile aynı olduğuna gerçekten güvenmekten bahsediyorum. Bunun için tamamıyla açmalısın kalbini. Gerçekleştirme gücün ile sezgini yaşamında tam bir güvenle buluşturmalısın. Bunun için tarafsız bölgede neşeyi, yaratıcılığı, keyfi, paylaşımı, daha derinlemesine görmeyi, ilhamı, hevesi bulmalısın. O zaman acıyan yerlerinin üzerine yükselip derin bir nefesle okşayabilirsin kalbini. İşte o zaman kırılmaz olur kalbin. Hem de çelik gibi değil de pamuk gibi olduğundan.’ Sat nam.🦋 9 Kasım 2018, Aydın-Kaş. Sevgili,
Bir şeylere ‘hazır olmak’ için bekliyor musun? Bir ilişkiye hazır olmak için mesela? Ya da evliliğe? Bi çocuğa, kedi, köpek ya da insan fark etmez anne ya da baba olmaya? Sigarayı, şekeri ya da içkiyi bırakmaya? 40 günlük meditasyon için kendine söz vermeye? Uzun süredir seni bekleyen o konuşmayı yapmaya? Kendi karanlığınla, öfkenle, nefretinle, korkunla yüzleşmeye? Ya da ne bileyim bir iş kurmaya, bıkkın gittiğin işine, artık bir arada duramadığın eşine veda etmeye hazır olmak için bekliyor musun? Araba kullanmayı öğrenmek için o direksiyona oturmaya?... Hazır olmayı bekliyor ve hayatını bekletiyor musun? 🤷🏻♀️ Ne düşünüyorum biliyor musun? ☀️ Belki ‘Artık hazırım’ demek ‘Hayatımı değiştirmeye gönüllüyüm’ ya da ‘Korkularımın üstesinden gelmek için kendimi boşluğa artık atabilirim’ anlamına geliyordur. Hazır olmadığımız düşüncesinin altında belki de başarısız olma ya da bilinmeyenle karşılaşma korkusu, utanç, suçluluk yatıyordur. Belki hazır olmaya hazırlanmanın ilk adımı kendinin yanında olmaya; kendine karşı koşulsuz olmaya karar vermektir. Sonuç ne olursa olsun ‘Yolu yürümek her şeye rağmen çok keyifli’ diyebilmektir. Korkuların adım atmamızı engellemesine izin vermemektir. Yogi Bhajan, ‘Önemli olan hayatta kalmak değil; hayatı ne kadar cesaretle yaşadığın’ diyor. Hazır olmak bundan dolayı belki korkunun yokluğu değil, tamamen teslim olmaya cesaret edebilmektir. Çünkü belki hiçbir zaman tam olarak ‘hazır ol’mayacağız. Belki hazırlanacağız sadece. Tahminlerde bulunacağız. O zaman korkuların üzerine yürümekte ve ‘hazır olma’ halini beklemeden adım adım ilerlemekte fayda vardır belki... Olamaz mı? Olabilir. Sat nam. Dünyadaki en temiz yer anne kalbidir, kalp çakrasıdır, annenin merkezidir. Anne kalbi Tanrı’yı da Evreni de harekete geçirebilir. Yaratacağı etki sınırların ötesindedir. Anne kalbi, herhangi bir sonlu varlığa verilen Sonsuzluğa ait en büyük güçtür. (Yogi Bhajan-1977) Bir kadın gücünü ailesindeki kadınlardan alır. Doğduğumdan bu yana hayatımız hem kendi sınırlarımı hem de annemin sınırlarını vazgeçmeden esnetmekle ilerliyor. Bazen aynı fikirde olmama konusunda hemfikir oluyoruz. Ben kendimi olduğum gibi kabul edebildikçe annemle ilişkimiz daha da yakınlaşıyor. İçimdeki annem özelliklerini gördükçe hem kendime hem de ona olan bakışım evrim geçiriyor. 18 yıldır anne&baba evimden uzakta yaşıyorum. Kendi alanıma duyduğum meraksa daha 2 yaşında yastıkları ilk taşımayı başardığım anda kendime ev kurarak başladı. Şimdi onları ziyaret ettikçe çok daha iyi anlıyorum: Ben kendi merkezimde kalmayı, kendim gibi olmayı ve buradan parlamayı başardıkça ve kabul ettikçe onlara da kendileri gibi olmaları için alan açabiliyorum. Ve gerçekten en üretken halim anne ve babamın yanında kendimi güvende hissettiğim halim. Öğretmenlerimden @satmukh ‘Aydınlandığınızı düşünüyorsanız ailenizin yanına gidin’ demişti bir dersinde :) Bunu duyduğumdan beri hassas nokta kontrolü ve ayarı yapmak, kendimi en ergene yakın halimde gözlemlemek için ‘eve’ dönüyorum. Uzun süredir bulduğum saf sevgi, kabul ve neşe. Bir annenin duasının dağları yerinden oynatabileceğini artık biliyorum. Kadından kadına aktarılan bu onay, izin, alan açma, özgür bırakma mekanizmasının kurtuluşu müjdelediğini de. Köklerim, sizi seviyorum. Sevgiyle, anlayışla, birbirimize destek olarak şifalandığımız her ana bin şükür 🙏🏻❤️ Sat nam. Annem ve Ben 💫 8 Kasım 2018, Aydın Kalbim 16 saat 23 dakikada toplam 71 bin kere atmış. İçimde beni hayatta tutmak için durmadan çalışan kocaman bir makine var. 😻
Gözlerimi kapatıp makineyi dinliyorum. Kalbimin pompaladığı kanın tüm bedenime yayılışı, kanımın sayısız damar aracılığıyla bedenimin her yanına dağılışı, kaslarım, bir hamsterın tekerleği çevirmesine benzer şekilde çalışan organlarım ve çok sevdiğim beynim, cildim... canım bedenim. Küçükken bir çizgi film vardı hatırlar mısın? Kan hücreleri, ak yuvarlar ve al yuvarlar askerler gibiydi. Beyinde yaşayan sakallı bir dede vardı. Beden yara aldığında askerler o yarayı iyileştirmek için koşardı. Bedenim bana sadık bir ordu gibi beni hayatta tutuyor. Uyuyorum, uyanıyorum, bazen varlığını unutuyorum ama o beni hiç unutmuyor. 16 saat 23 dakikada 71 bin kere benim için atan bir kalbim var. Düşündükçe içim şükürle doluyor. Sevgili, göğüs kafesimde sinek kuşu gibi benim için çırpınan parçam bana yine hatırlattı bugün: Bu kusursuz makine için, tapınağım için her gün usanmadan ve tekrar tekrar şükretmeliyim aslında. Nasıl da unutuyorum... Hatırla. Hatırla. Hatırla Nur. 🌻 Kendi tapınağıma, bedenime nasıl daha iyi davranabilirim? Kendimi sadece var olduğum, olabildiğim için takdir edebilir miyim? Günleri geçsin diye değil de daha doya doya nasıl değerlendirebilirim? Hayatın balını nasıl tadabilirim? Daha da uyanmak, daha fazla hissetmek, daha çok keyif almak için ne yapabilirim? Hayatın müziğini daha fazla nasıl işitebilirim? Ek Ong Kar Satgur Prasad- Yaratım ve Ben Birim, Hayat Bana Gerçeğin Armağanı. Bu armağanı daha fazla nasıl kutlayabilirim? Sat nam. Not: Doğduğumdan beri (kalp atış hızım sabit gibi düşünürsek) 1 milyar 331 milyon 679 bin 120 kere atmış kalbim ve atmaya devam ediyor... woooww ❤️😻 Sevgili,
Biliyorum sıklıkla sevgiden ve şefkatten bahsediyorum. Kalbin rehberliğinden, kucaklaşmadan. Fakat sana şunu söylemeliyim ve bugün bir kez daha anladım ki ‘Ben herkesi sevemiyorum.’ Bu sabah bazı kontroller için Aydın’da Devlet Hastanesi’ne gittim. Keşmekeş, karmaşa, cehalet, kurnazlık, sırada birbirinin önüne geçmeye çalışan insanlar, insanları azarlayan görevliler, çoğunluğu hastalığın kaynağı ile değil geçici çözümü ile ilgilenen ve günde 100 kişiyi muayene etmekten ve insan görmekten bıkmış doktorlar... Hastanede 3 saat kaldık annemle ve gerçekten neredeyse hasta ayrıldık. Aklıma Yogi Bhajan’ın sutralarından biri düştü eve dönüş yolunda: ‘Karşında gördüğün kişi sensin.’ ☀️ Herkesi sevemediğimi bir kez daha kendime ‘itiraf ederken’ karşımda gördüğüm kişinin/kişilerin benim yansımam, aynam olduklarını söyleyen master’ın sözlerini nasıl anlamalıyım? Ya da herkesi sevememe halinin getirdiği utanç ve suçluluk duyguları ile ne yapmalıyım? Kalbim yanıtladı: ❤️ İnsan, hayatta kalmak için çeşitli stratejiler geliştiriyor. Bu stratejiler tıpkı yapışkan kabuklar gibi kişinin özünü hapsediyor. Herkesi sevmek demek herkesin ego kararlarını, hayatta kalmak için geliştirdiği stratejileri, bir başkasına zulüm etme isteğini örneğin kabul etmen gerektiği, tüm bunlara sevgi göstermek zorunda olduğun anlamına gelmiyor. Haksızlığa hayır demek, zor durumda olanı korumak için bazen öne çıkman gerekiyor. Burada ana kıstas kişinin varlığına değil dayattığına karşılık gereken duruşu sergileyebilmek ve bunu yaparken ‘şiddetsiz’ olabilmek. Merkezinde kalıp tepkisellikle değil yanıt vererek haksızlığa dur diyebilmek. Böylece karşındakinin kendi içinde yarattığı yansımayı görüp bunu dönüştürmek için de şans yakalarsın. Karşındaki sensin çünkü sende karşındakinin tavrına ait bir yansıma oluşuyor. Sana bunu görmen, hem verdiğin yanıttan hem de vermediğin tepkiden ötürü kendini tanıman için şans tanıyana teşekkür etmek sevgi değil de nedir? Egoyu değil de bütüne hizmet eden özü sevmek değil de nedir? Haksızlığa boyun eğme ama büyük resmin önünde eğil. Sevgi işte budur. Karşındakini senden görmek, yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevmek işte budur. Sat nam. Yogi Bhajan, ‘Kaderinin ustası sensin; burcunun tahminini değiştirmek sana bağlı, gününün lideri sensin; hayatının ışığı yine sen’ diyor. 🦋
Her şeyin sorumluluğu bana ait, evet. Duygularımdan, tepkilerimden, ‘evet’lerimden, ‘hayır’larımdan, adımlarımdan, sınırlarımdan, kararlarımdan, niyetimden ben sorumluyum. New Healing Festivali’nde spiritüel bir keşif oyunu yaratmış olan bir adamla konuşmuştum. Gerçekten adını bile (hala) bilmediğim bu tatlı insan öyle ayak üstü sohbet ederken bana bakıp: ‘Bundan sonra sakın ‘o beni korkuttu’ gibi sözler söyleme. Başkasının senin üzerinde etki sahibi olabileceğini kabul ettiğin ifadeler kullanma. Ben, bizzat ben böyle bir olay karşısında içimde korku yarattım de. Korkunla başa çıkmak nasıl da kolaylaşacak göreceksin. Duygularının sorumluluğunu almak hem seni güçlendirir hem de konumunu ve bakış açını değiştirmek daha kolay olur’ demişti. Aylardır düşünüyorum bu dediğini. Hayat inişli çıkışlı, bol sürprizli uzun bir şarkı. Şarkıya nasıl eşlik ederim buna kendi başıma karar verebilmek için önce suçlamayı bırakmam ve hem kendime, hem de deneyimime sahip çıkabilmem gerekiyor. Her duygum değerli. Her duygum önemli. Her duyguma alan açıyorum ve onlardan aldığım rehberlikle hayatımın sorumluluğunu üstleniyorum. Çünkü hayatımın baş kahramanı benim. 🙌🏻 Ondan bu yıl sonbahara da direnmiyorum. 💫💫 Sonbahardan neşe yapıyorum. Kuru yaprakları yüzüme sürüyorum daha fazla hissetmek için yeşilin sarıya dönüşünü. Hayatın döngüsüne ve bana hatırlattıklarına şükranla. Sat nam. 4 Kasım 2018, Aydın |
Yazar'Benim gibi kendisini azıcık da olsa garip hisseden birileri varsa bu satırları okuyan bilmeli ki: Ben, Ben'im, Biz, Bir'iz ve hayatın tek anlamı Ol'duğum(uz) gibi Ol'abilmek. Arşivler
Mayıs 2020
Kategoriler |