Bağımlılıklara, hissetmeye katlanamadığımız duyguları dondurmak ve hissizleşmek için yöneliyoruz. 🌱 Erken yaşlarda, ailede ebeveynler arasındaki ilişkiden ve/veya ebeveynlerin çocuğun duygularını görmezden gelmesi dolayısıyla ya da yakın çevreden ‘kendin olma, iyi ol, uslu dur, sakin ol, bağırma, konuşma, ses çıkarma’ mesajına maruz kalan çocuk hayatta kalmak için maskeler geliştiriyor. Çoğunlukla bu maskelerden biri gülümseyen, ilgili, sevgi dolu ‘görünen’ ve dışarıda, toplum içinde takılan maske; bir diğeri ise kendi başına kaldığında ya da ikili ilişkilerde bir süre sonra yüzeye çıkan öfkeli, korku dolu, saldırgan ve aslında acı çeken kimlik. Yogi Bhajan bir dersinde kişinin kendiyle ilişkisini de aynen böyle anlatıyor: ‘Sen ve Sen arasındaki mesafe uzadıkça kendine ettiğin ihanet de derinleşiyor’ diyor. Bu mesafeyi bastırmak için gözler dışarıya çevriliyor. Mesafeyi alkol, sigara, ilişkiler, uyuşturucu, yemek, takıntılar, hatta belirli hallerle (depresyon bağımlılığı, öğrenilmiş çaresizlikler) kapamaya çalışıyoruz. Fakat bu yol, bu mesafe, hissizleşerek değil ancak hissetmeye cesaret ederek ve tüm kimliklerini masanın üzerine koyup gözlerinin içine baka baka kabul ederek yürünebilir. Kendini kabul etmek diyoruz ya hep dönüp dönüp işte tüm bu hallerini görebilmekten bahsediyoruz bunu derken. Hiçbiri çirkin ya da yanlış ya da eksik, yetersiz veya kötü değil. Sen sandıklarının tümü sadece inançların. Zamanında öyle olduğuna karar verdin ve şimdi bu kararını yeniden değerlendirebilirsin. İlerleyebilirsin. Özgürleşebilirsin. Her gün biraz daha. Çünkü sen, sonsuzluğun insan bedenindeki halisin. Sat nam.
0 Comments
Leave a Reply. |
Yazar'Benim gibi kendisini azıcık da olsa garip hisseden birileri varsa bu satırları okuyan bilmeli ki: Ben, Ben'im, Biz, Bir'iz ve hayatın tek anlamı Ol'duğum(uz) gibi Ol'abilmek. Arşivler
Mayıs 2020
Kategoriler |