HAYAL KURMA REHBERİ-3 ŞARTLARI OLUŞTURMAK İÇİN ELİNDEN GELENİN EN İYİSİNİ YAPMAK Hayalin gerçek olma yolculuğunda düşünce ve inanç kalıplarından kaynaklı engellerin ortadan kalkması evresiyle iç içe olarak başka bir süreç daha başlıyor: Hayalin gerçekleşmesi için gereken fiziksel şartları oluşturmak. Bu adımlar esnasında ‘elinden gelenin en iyisini yapmak’ ise hayalcinin kendisine düşüyor. Hayalin gerçek olması için elinden gelenin en iyisini yapmak... Nedir peki bu ‘en iyisi’? Mükemmeliyetçilikten hastalanmış biri olarak iş hayatımda, spiritüel dönüşüm süreçlerinden geçerken ve hayallerimin gerçekleşmesi için ne yapabileceğimi ‘planlarken’, ‘en iyi’m nedir sorusunun yanıtını yana yakıla aradım. Şifa öğretmenim sevgili Patrick, ‘Elinden gelenin en iyisini yapmak, yürürken beraberinde çiçek kokuları taşımak, ardında gülümseme bırakmak, kalbinde şartlar ne olursa olsun o gülümsemeyi taşımaktır. Gün içerisinde elinden gelenin en iyisini yapan kişi yatağa yattığı an huzurla uyur’ der. Çin’de aldığım eğitim esnasında öğretmenlerimden sevgili Satmukh ise ‘Ne yaptığınız değil, yaptığınız şeyi ne kadar farkında olarak yaptığınız önemlidir. Bir insan tuvaleti temizlerken de aydınlanabilir’ demişti. Benim kendi içimde vardığım naçizane sonuç ise şu: Elinden gelenin en iyisini yapmak, hayalini gerçekleştirmek için kendine çizdiğin yol haritasında ilerlerken hayattan sonuna kadar keyif almayı, yürüdüğün yolda dokunduğun insanlarla ve tüm türlerle birlikte yükselmeyi, şefkati, sevgiyi kabul etmeyi ve sunmayı yani attığın her adımı bilinçle, farkında olarak atmayı bilmek, kendi doğanı tanıyıp kendinle uyum içinde ilerlemeyi başarabilmektir. Hayallerini gerçekleştirmek için bir yol haritası belirlemek elbette gerekiyor. Fakat hayaline doğru yürürken sahip olabileceğin en güçlü duruş, bulunduğun an’a bağlanmak, hem içini hem de çevreni sakin bir kalple dinlemekten geçiyor. Bunları yapınca hayal gerçek olduğunda hiç yorulmamış oluyorsun zira. Genişliyorsun ve her adımın güneşli bir gün gibi kalbini biraz daha ısıtıyor yalnızca. Böylece akış içinde elinden gelenin en iyisini zaten yapmış oluyorsun. Echart Tolle ‘Acı, an’a direnmekten kaynaklanır’ diyor. An’a direnmeyip kendi yolunda sevgiyle ilerleyen acının fersah fersah uzağından izliyor adımlarını. Hayatının hem baş kahramanı hem de gözlemcisi olmayı başarıyor. İşte biz buna Kundalini Yoga’da ‘insan olma sanatı’ diyoruz. SON AŞAMA: HAYALE ATLAMAK Yarattığım hayalin gerçeğim olması aşamasında her evreyi türlü şekillerde yürüdükten sonra geliyorum son aşamaya: Hayale atlamak. Tüm şartlar yerine gelip de hayalin gerçekleşmesi için son adımı atmaya geldiğinde sıra en kuvvetli korku dalgasıyla yüzleşiyorum. Nasıl desem? Her şeyi bırakıp kedilerimizin yaptığı gibi karton bir kutunun içine girip kapağı kapatmak gibi düşüncelere kapılıyorum o anlarda delicesine. Evet, her şeye rağmen bu son aşamaya geldiğimde zihnim beni bir kez daha yokluyor :))) Zihnimin bir yanı (ya da egom) ‘Böyle bir şeye ne gerek vardı? Ne yaptığının farkında değilsin! Hata yapıyorsun. Başına iş açılacak’ diye uzaktan, tabi artık bu aşamada fazlasıyla uzaktan son bağırışlarını takdim ediyor :))) Ve tabi genellikle hayalin, niyetin büyüklüğü oranında bu bağırışlar çığlıklar halini alabiliyor. Fıçıda yaşayan Yunan filozofunu gel de anlama :D Şaka bir yana bu noktada bu seslerle tartışmaya girmenin faydasız olduğunu da mecburen kabul ettim. Korkulara, egoya bağırıp çağırmanın, onlarla takışmanın hem faydasız hem de zaman kaybı olduğunu artık kabul ediyorum. Bu aşamada ‘Fakat onları dinlemek de lazım’lara girersen vallahi o kutunun içinde bir ömür yaşarsın, demedi deme :) O topraklar beslemez, ışığını yer bitirir. Nereye daldığını fark ettiğin an, hemen ana dön ve bir adım daha at vakit kaybetmeden, sakince. Nasıl? Kalbini hisset mesela. Kalp atışlarını dinle. İçinden nefes al ve nefes ver diyerek derin nefesler almaya başla. Nefeslerini dinle. El parmaklarını incele. Aynaya gidip gözlerinin içine bak. Bir şarkı mırıldanmaya başla (karanlıktan korktuğumda küçükken bu çok işe yarardı :D) Yogi Bhajan ‘Zihin maymun gibi daldan dala atlar’ der. Zihnin korku dalına atladıysa, huzur dalına atlamasını da bilir sen sakinleştiğinde. Huzur dalına atladığın an korku puf diye kaybolacak, benden sana söz. Bu oyunda ustalaştıkça korkunun uçucu olduğunu bileceksin ve bir de bakmışsın ta taaa: Özgürsün! Ondan, mızmızlanan, seni cimdiren, canını yakmaya çalışan korkunun gözlerine bak ve usulca ‘Seni anlıyorum’ diyerek an’a dön. Anda, hayalinin giriş kapısından geçtiğini göreceksin. O kapıdan adımını atıver de geç karşı kıyına. Bir gayret, bin hayret yaratır. Hayallerine bir gayret sarılıver. (Doha, Katmandu, Dali, İstanbul 2016)
0 Comments
Leave a Reply. |
Yazar'Benim gibi kendisini azıcık da olsa garip hisseden birileri varsa bu satırları okuyan bilmeli ki: Ben, Ben'im, Biz, Bir'iz ve hayatın tek anlamı Ol'duğum(uz) gibi Ol'abilmek. Arşivler
Mayıs 2020
Kategoriler |