Varlığımı, isteklerimi, ihtiyaçlarımı görmezden gelmekten vazgeçmeye, hissettiklerimi, gördüklerimi aktarmaya, sınır koyup, ‘hayır’ ya da ‘evet’ demeye ve kendimi ifade etmeye başladığımda ‘fazlasıyla hassas’ davrandığımı söyleyenler oldu hayatımda. Ne zaman kırıldığımı, endişelendiğimi, korktuğumu paylaşsam çok hassas olduğumu duymanın bende suçluluk ve utanç duygusu yarattığını fark ettim sonra. Kırılganlıkla kalbimdekini paylaştığımda karşımdakinin çeşitli nedenlerle bundan rahatsız olabileceğini görmeye başladım çünkü. Bu da bende karşımdakine zarar verdiğim düşüncesiyle suçluluk ve utanç yaratıyordu. Sonra şöyle derken buldum kendimi: ‘Evet, bu kadar hassas olmak bu dünyada zayıflık. Bu kadar kırılgan olursam hayatta kalmam ve birilerinin benimle olabilmesi çok zor. O yüzden biraz duyarsız davranmaya, görmezden gelmeye çalışmalıyım. Bu kadarı normal değil...’ . Dün Nazlı (Doğuoğlu) ile konuşurken içimde uzun süredir dönüp duran şöyle bir şey yüzeye çıktı: Ben normal olmak istiyorum! Sonra ağzımdan çıkanı kulağım duydu: Ben, yaşadıklarımı, başkalarının yorumları, beni çok hassas bulmaları ve eleştirmeleri dolayısıyla anormal görmeye başlamıştım... YİNE! ‘Bir dakika!’ dedim kendime. ‘Ben buradan geçmiştim. Benim normalim ve hatta öğrettiğim şey bu! Daha fazla hissetmek. Her şeyi. Hayatı buradan kavramak ve canlanmak! Her duyguyu, hissi kucaklamak. Özgün olmak için bundan başka yol yok... Ben buyum ve bu sayede ben, ben olabiliyorum. Bu hassasiyetim olmasaydı şu an şükrettiğim hiçbir adımı atamayacaktım. Hassasiyet benim en kıymetli pusulam!’ Kırılganlığımın, kendimi ifade etmemin (burada tepkisel bir bağırıp çağırmadan değil kalpten ifadeden bahsediyorum) başkasında yarattığı etkiden ben sorumlu değilim. Kendimi bütünlemek nasıl benim sorumluluğumsa; o etkiyi şifalamak da onların sorumluluğu. Ve genişleme, kendi özgün bütünlüğünü deneyimlemeyi, yaşamayı hak ettiğini, kendi değerini kucaklamayı öğrenme sürecinde ve tabii hayatın her adımında en temel ihtiyaç: Şefkatle, nötrden şahitlikle ve sevgiyle çevremizde güven alanı yaratabilecek insanlar. Ve elbette o insanın kendisi olabilmek... Ne dersin bu işe? Sat nam.
0 Comments
Leave a Reply. |
Yazar'Benim gibi kendisini azıcık da olsa garip hisseden birileri varsa bu satırları okuyan bilmeli ki: Ben, Ben'im, Biz, Bir'iz ve hayatın tek anlamı Ol'duğum(uz) gibi Ol'abilmek. Arşivler
Mayıs 2020
Kategoriler |