Ağzımda hala patlayan bir şekerleme tadı var, Çocuk gibi attığım kahkahaları kar biliyorum acı çöktüğü zaman üzerime, Keyif ihtimali olan hiçbir anı kaçırmıyorum ondan, Kabullenemediğimi kabullenmeme, göremediğimi görmeme yardım et. Çok korku geldi bir anda, Çok keder, çok yorgunluk, yılgınlık geldi kalbimin kapısına. Eskilerin son tortularıyla birleşti hepsi, Dayanamadım, Eski kalkanımı geriye taktım. İçime kaçtım, dünyadan kaçtım. Yok sevgilim, bu eski kalkan üzerime dar geliyor artık. Kalbimin kasları kalkanımdan daha geniş, hissedebiliyorum. Söküyorum bu vidalarını teker teker. Senelerdir göğüs kafesimde bir inşaat var, Ellerimle toprağımı kazıyorum, Unuttuğum koşulsuz kabule ulaşmak için. Bazen bir arpa boyu ilerleyemediğimi sanıyorum sonra bir bakıyorum ki bambaşka bir tepeye tırmanmışım... Ben kendimi olduğum gibi kabul ediyorum sevgilim. İstersem ağlarım kendi omzumda, İstersem çırılçıplak kalıp; yazarım tüm duygularımı, İstersem hata yaparım yeniden yeniden. Ellerimi kendime sarılma nöbetine koydum, Ölçtüm, kollarımla sırtıma kadar sarabiliyorum kendimi. Ve dedim ki: O kalkan göğüs kafesime bir daha yerleşmeyecek. Gücümü geri alıyorum. Gücümü kalbime veriyorum. Sat nam. ✨
0 Comments
Leave a Reply. |
Yazar'Benim gibi kendisini azıcık da olsa garip hisseden birileri varsa bu satırları okuyan bilmeli ki: Ben, Ben'im, Biz, Bir'iz ve hayatın tek anlamı Ol'duğum(uz) gibi Ol'abilmek. Arşivler
Mayıs 2020
Kategoriler |