en kendimi alıp, içimin ve dışımın farklı yerlerine çok taşıdım sevgilim. Doğduğumdan beri kendimi taşımayı öğretiyorum kendime, Ve anladım ki sık sık başkalarının duygularını kendimin sanıyorum, Sırtımda dünyayı, ciğerimde başka nefeslerin ritmini taşıyorum zaman zaman. Bazense bir kuş gibi hafifim, Yanında oturuyor gibi görünüyorum belki sana, Oysa ben maviye boyalı devranda bembeyaz kanat çırpıyorum. Zihnimin kıvrımlarında, iyi bildiğim ve yeni inşa ettiğim yerler var. Özgürlüğümün, zihnimdeki o kıvrımlarda yalnızca bana ait bir senfoni olduğunu anlıyorum. Enstrüman, nota, şef, ses, hepsi ben. Beklentisizce sevmeyi hayattaki beklentilerimden ayırmayı öğreniyorum. Sevginin o değişmez özünde kalıp Kendi ihtiyaçlarımı aynı sevgiyle karşılamayı. ‘Seni kendimden ayırmıyorum, kendimi senden anlıyorum.’ Yol böyle ilerliyor, virajlı virajlı. Ben böyle büyüyorum. Sıkıldım beylik laflarından insanların, Çok spiritüel genellemelerden sıkıldım. Aynı kutuya sokmak isteyen yollar da insanlar da bana göre değil. Hiç bana göre olmadı aslında. Uyumum, vahşiliğe gösterdiğim saygıdan. Satır araları olmayan, başka anlamlara gelmeyen cümlelerle, Dosdoğru, dümdüz, olduğu gibi konuşuyorum seninle. Olduğum gibi duruyorum karşında. Hüznümle, kahkamla, aklımın almadığı ve kalbimin bildiği ile. Öyle olduğum gibi. İzmir-Aydın Ocak 2020.
0 Comments
Leave a Reply. |
Yazar'Benim gibi kendisini azıcık da olsa garip hisseden birileri varsa bu satırları okuyan bilmeli ki: Ben, Ben'im, Biz, Bir'iz ve hayatın tek anlamı Ol'duğum(uz) gibi Ol'abilmek. Arşivler
Mayıs 2020
Kategoriler |