Ellerimi gökyüzüne uzattım, Parmaklarım yıldızlara değdi. Üstüm başım yıldız tozu. Göğüs kafesimin tam ortasından bir ağaç çıktı sen yokken biliyor musun? Dallarına, parmaklarıma takılan yıldızları taktım. Sen görmedin, keşke görseydin. Ben ağaçların boşluklarına hep minik kapılar yapmayı hayal ederim ya; Göğsümdeki yıldızlı dalları olan ağaçtan yapabilirim artık. Ne zaman bir oyuk görsem bir insanın içinde, Elime aşktan bir tebeşir alıp dev bir kapı çizdiğimi de hayal ediyorum sık sık. İçeri ışık süzülüp girsin diye. Çıkış kapılarını bilmekle o kapılardan çıkmak arasında zamansız bir zaman var, artık anladım. Herkes kendi adımından, kendi kapısından, kendi çıkışından sorumlu. Biliyorsun gökkuşağını sabırla beklemeyi severim. Ve her şimşek beni ilk defa görüyormuşum gibi heyecanlandırır. Bulutların üzerinde sırt üstü keyiflendiğimi, Ve bir gün denizin de gökyüzü gibi yıldızlanacağını hayal etmek beni çocuk gibi neşelendirir. Ben ellerimi gökyüzüne uzattım, sen yoktun. Ve tılsımlandı karanlığım yıldızlarla. Bir görsen her yanım yıldız tozu. Yıldız çekiyorum içime, Ve yıldız veriyorum kalbimdeki ağaçtan dışarıya. Dışarısı içim, İçim yıldız. Gülümsüyorum her gördüğüme. Her şey yıldız tozu çünkü artık, Üstüm, başım ve geriye kalan her şey. Aydın-İstanbul Haziran 2019.
0 Comments
Leave a Reply. |
Yazar'Benim gibi kendisini azıcık da olsa garip hisseden birileri varsa bu satırları okuyan bilmeli ki: Ben, Ben'im, Biz, Bir'iz ve hayatın tek anlamı Ol'duğum(uz) gibi Ol'abilmek. Arşivler
Mayıs 2020
Kategoriler |