Karşımızdakinin aynamız olduğu ve bizi tetikleyen davranışların şifalanmak, görülmek isteyen yaralarımıza işaret ettiği spiritüel rehberlikte sıkça tekrar ettiğimiz bir kavram. Kundalini Yoga’da ‘ilişkinin en yüksek yoga’, ‘hayatın bir kriya’ olduğunu kendimize sıklıkla hatırlatırız... dağ tepelerindeki inzivalarda değil hayatın içinde pişmeyi, hayatı bir meditasyon olarak yaşamayı seçtiğimiz, buna inandığımız için. Özellikle ilişkilerde sorun yaşanırken karşımızdakini suçlamak yerine kendimize dönüp ‘Acaba ben neden böyle bir durum yarattım? Buradan öğrenmem gereken nedir? Nasıl bu alanda genişleyebilirim?’ diye kendimize sormaya çalışırız. Konuya bilinç getirerek edindiğimiz içgörüyü hayatımıza dönüşüm olarak yansıtmak isteriz çünkü. Buna Kundalini Yoga’da ‘uygulanmış bilinç’ diyoruz. Öte yandan fark ediyorum ki bunu yaparken içine düştüğümüz birkaç çukur var: - Kendini her şey için sürekli olarak suçlamak, iğnelemek ve buradan suçluluk ve utanç duygularını beslemek - İlişkiyi öğretmen olarak gördüğümüz için ‘kendimize rağmen’ kalbimizde derin yaralar açan bir ilişkiye tutunmak Ve aslında bir nevi bağımlı hale geldiğimiz ilişkiden kopmak istememenin perdesi haline getirmek bu yaklaşımı... Burada şunu sormak gerekiyor belki de: Evet, karşımdaki benim ve bu davranışından tetiklendim. Peki ben bu konuda öğrenilmişliklerimden özgür olarak ne istiyorum? Bu bana kendimi nasıl hissettiriyor? Ve bu şekilde bir davranışı nötrden bakarak hayatımda istiyor muyum? Bunun dönüşmesi için nasıl adım atabilirim? Bu sorular ‘kendine özen gösterme’, ‘kendine sahip çıkma’ ve ‘kendine bakma’ pratiğinin de önemli adımları. Kendini sevmenin yolu buradan geçiyor. Sat nam.
0 Comments
Leave a Reply. |
Yazar'Benim gibi kendisini azıcık da olsa garip hisseden birileri varsa bu satırları okuyan bilmeli ki: Ben, Ben'im, Biz, Bir'iz ve hayatın tek anlamı Ol'duğum(uz) gibi Ol'abilmek. Arşivler
Mayıs 2020
Kategoriler |