Şu göğsümdeki kemikten kafes var ya, Daralan ve genişleyen, Kalbimi içinde taşıyan, İçi neşeyle, yasa, çoklukla, yokluğa yuva olan o kafeste, Kuşlar besliyorum senin, benim, bizim için. Rüzgarla ellerimi gönderiyorum sana, Gün batımında turuncuya dönen nefesimi. Hayalim saçlarında dans ediyor Evren ritim tutuyor ben düşe düşerken. Gözlerim sana ağlarken bir çiçek ektim bugün saksıya, Sen, sen diye kaç ömrün yasını tutuyorum acaba sevgilim? Çağırdım zamanlar öncesinden gelen acılarımı, Çıkın dedim saklandığınız, ağrıdığınız yerden Kafesim size yetecek kadar kanatla doldu. Ay, tuttu elimden, alnımın tam ortasından, kafesimin kemiklerinden Kollarım, bacaklarım geride yükselirken göğe Yeni ben çıktı ektiğim tohumlardan. Çatlıyorum şimdi kabuğumdan. Ağrı ondan, ağrı ondan. Tutulan yaslar yeni kuşlar doğuruyor göğsümün kafesi için ...senin, benim, bizim için, Yaşananlar boşuna yaşanmış olmasın diye Kuşları besliyorum, salıvermek için başkalarının göğüne. Yasların yerini binlerce kanat alsın diye. İstanbul, Temmuz 2019
0 Comments
Leave a Reply. |
Yazar'Benim gibi kendisini azıcık da olsa garip hisseden birileri varsa bu satırları okuyan bilmeli ki: Ben, Ben'im, Biz, Bir'iz ve hayatın tek anlamı Ol'duğum(uz) gibi Ol'abilmek. Arşivler
Mayıs 2020
Kategoriler |