Yüksek bir dağı tırmandım, Tepeye varıp, yere uzandım. Öylece yatıyorum alnım yerde. Kafamı, kalbimin altına koydum, Göğüs kafesimden yere indirdim kalbimin köklerini; Kökleniyorum, Dallanıp budaklanıyorum kendime. Tek soru: Peki şimdi nereye? Gökte değilim, yerde değil. Doğru değilim, yanlış değil. Bilge değilim, aptal değil. İçimi bir girdap gibi söküp çıkardı zaman Yerinde derin bir sakinlik bıraktı. Rüzgar tenime dokunuyor, Güneş üzerime parlıyor. Islanıyor gözlerim yağmurla. Duygular mağaralarına çekildi; Düşünceler belli belirsiz. İçimde yaprak kıpırdamıyor. Yine de bir nehir usul usul, berrak akıyor. Tam çıktığım noktadayım. Ne aşağıda, ne yukarıda, tam sıfırda. Çabasız çaba, metamorfoz. Kışın en içeri dönük zamanında, bir kez daha ‘yeni ben’ oluyorum. Ama önce durmam gerek burada. Durup anlamam gerek, anlayamayacağımı bazı şeyleri ve, Görmem gerek: Bilinmeyeni kalbin bildiğini. Ve eğilmem gerek, kalbin hüküm sürdüğü yerden eğilmeyi sürdürmem, Her şeyde Sevgili’yi görmem, O’nunla her ana bakabilmem için tüm varlığımla eğilmem. Ve doğumum, Böyle oldu. Bütün için, bütünlüğüme doğru. Sat nam. Fethiye-İstanbul 2019.
0 Comments
Leave a Reply. |
Yazar'Benim gibi kendisini azıcık da olsa garip hisseden birileri varsa bu satırları okuyan bilmeli ki: Ben, Ben'im, Biz, Bir'iz ve hayatın tek anlamı Ol'duğum(uz) gibi Ol'abilmek. Arşivler
Mayıs 2020
Kategoriler |