Kundalini Yoga'yı batıya taşıyan Yogi Bhajan'ın ilk öğrencilerinden, Yogi Tea'nin kurucusu, ses ve gitar sanatçısı, yazar ve 40 yılı aşkın bir süredir yoga eğitmeni olan Sat Hari Singh ile tanımlar üzerine gerçekleştirdiğim Kundalini Yoga ve Meditasyon sohbetlerinde Sat Hari yanıtladı: Kundalini Yoga nedir?
0 Comments
‘Hayatın sana dokunmasına izin veriyor musun?’ diye sordu Simrit (@kundalini_pilgrim) sınıfa bakıp. ‘Kalp çakrasına, Sanskritçe’de ‘Anahata’ deniyor. Anahata, biri dokunmadan bile titreşen ses demek. Hassasiyetinin, duyarlılığının altını sonuna kadar açıp, gördüklerinin sana dokunmasına izin veriyor musun? Buna izin verecek cesaretin var mı?’ ‘Tüm duyuların ortak eylemi dokunmaktır aslında’ dedi sonra. ‘Koku alırken bir maddenin molekülleri burnumuza dokunur mesela. Tat alırken yiyeceklerin molekülleri de dilimize. Retinamızın gerisine dokunan ışık huzmeleri sayesinde görüyoruz. Ses dalgaları kulağa dokunmasaydı duyamazdık. Hayatın bize dokunmasına izin vermezsek yaşadığımızı nasıl anlayacağız?’ Biri dokunmadan bile titreşen kalbime dokundu soru kanatlanıp: Hayatın bana dokunmasına nasıl izin verebilirim? Kalbim yanıtladı: ‘Hayatın içinde yüzde yüzünle bulunarak. Her neredeysen, her ne yapıyorsan onun içinde dinlemede ve gözlemde kalarak. Şahit olduklarında, kaçınmadan, yargılamadan, abartmadan, dramaya kaçmadan, öyle, sen gibi, sen olarak ve fakat bütünün en yüksek hayrına hizmet etme niyetini hep koruyarak. Adım atarak. Eğilmesini, ayağa kalkmasını, korumasını, alan tutmasını, konuşmasını ve susmasını bilerek. Keyif alarak, kalp dolusu gülümseyerek. Özgür kılarak kendini kendinden ve kendin için. Bir olarak. Bir olduğunu bilerek.’ Bilgiler hızla akarken içime Simrit ekledi: ‘Kendi gücünün farkına vardığında, gerçekleştirme, irade gösterme gücüne sahip olduğunda yani spiritüel savaşçının cesaretini eline aldığında, işte o zaman kalbin kapıları açılır. O zaman kalbin şefkatle titreşen sesini bedeninin her yanında hissedersin. Ve işte o zaman dinlersin kalbini. Çünkü kalbindir, ‘hayatın bana dokunmasına nasıl izin verebilirim?’ sorusunun yanıtını bilen. Çünkü hayat herkese bir başka dokunur. Sonra, kalbinin gördüklerine dayanabilmen için güçlü bir irade merkezi, güçlü kökler ve nötr bir zihne ihtiyaç duyarsın. Bu zamanda Kundalini Yogi olmak işte sana bunu yapman için bir dolu araç verir. Kundalini Yoga işte bunun için vardır.’ Hayatın dokunuşuna kollarımı açtığım her ana şükürle. Sat nam. Wahe guru.🌻 27 Ekim 2018, Fethiye Kundalini Yoga Eğitmenlik Eğitimi 'Karma diyarında Söz güçtür’ diyor Japji’de. Sözle yapar, sözle yıkar, sözle arınır, sözle kirlenirim. Ağzımdan çıkan her sözün, tonlamasından, anlamından, seçiminden ve niyetinden ben sorumluyum. Yarattığım her sözün hayatımdaki yansımasından ben sorumluyum. ‘Kendimi bildiğimde sana hizmet ediyorum, ben aradan çekildiğimde Sen oluyorum’ demiş Hanuman. Sözümü süzüyorum, sözümü tartıyorum. Şimşekli ve yağmurlu gecenin ardından güneş çıktı bu sabah, ilk ışıkları gördüm ve dilimde O’nun şarkısı vardı. Dağların üzerinde birikmiş bulutlara ve güneşin bulutların üzerindeki pembe turuncu dansına baktım. Kalbim hiç söz etmedi. Kalbimi Tutan El’i anlatmaya sözüm yetmedi. Wahe guru. 🌻☀️ 25 Ekim 2018, Fethiye Kundalini Yoga Eğitmen Eğitimi by Simrit Kaur Erika’nın Gülü’nü koydu kabın içine Simrit (@kundalini_pilgrim). ‘Bu bitkinin evi çöldür. Tamamen kurumuş gibi görünüyor değil mi?’ dedi. Herkesin gözleri içine kapanmış, sararmış yapraklarıyla kuru bir çalı parçası gibi görünen ‘çiçek’te. Çiçek demeye hele gül demeye bin şahit ister. Eline sürahiyi alıp ‘Şimdi su vereceğiz gülümüze’ dedi ve suyu boca etti bitkinin üzerine ve yavaş yavaş kollarını açmaya başladı bitki, uykudan uyanır gibi. ‘Kalp de kurur bazen’ dedi. ‘Kalp kurur ve biz bir daha yeşillenemeyeceğini sanırız. Sanırız ki bir daha gülümsemek, yumuşamak, hissetmek mümkün olmayacak. Oysa ihtiyacımız olan sudur. İhtiyacımız, kalbimizde kuruyan Erika güllerini sulamaktır.’ Kundalini Yoga iki şeyle ilgilenir: Dayanıklılık ve Hassasiyet. Hassasiyet gerekir çünkü gülümüzün yeşilliğinden biz sorumluyuz. Dayanıklılık gerekir çünkü gördüklerimize katlanmalı, deneyimlediklerimizi, şahit olduklarımızı sindirip yeşil kalmaya devam etmeliyiz. ...İçinde yaşadığımız dönemde iki tür insan var: Hassas olanlar ve bu hassasiyete, hissettiklerine dayanamayıp onları bastırmaya, kendini hissizleştirmeye çalışanlar. Diğeri ise tamamen uykuda olanlar. Kundalini Yoga ile biz hassasiyetimizi, dayanıklılıkla birlikte artırıp uyanmak, deneyimlediklerimizin içinden bundan aldığımız güçle geçmek üzere ellerimizi kalbimizin önünde birleştiriyoruz.’ ‘Neden korunma mantrası ile açıyoruz çalışmalarımızı? Neden çağlar boyunca tüm evrenin merkezindeki gerçekliğe sesleniyor, O’nun önünde eğiliyoruz? Bunu en çok kendi ego direncimizden kendimizi korumak için yapıyoruz. Çünkü gördüklerimiz karşısında her şeyden çok egomuz dirence giriyor. Ve aslında biz o gerçeklikle olan bağımıza sesleniyor, kendi özümüzün önünde eğiliyoruz. Çünkü geriye kalan her şey ezberden ve kalıplardan ibaret.’ Bugün sabah pratiğinde bu direnci sıkı sıkı ve sevgiyle sararak eritmeye; bir kez daha mutlulukla kendi arama girmekten vazgeçmeye niyet ettim. Niyetimin önünde gün doğarken eğildim, eğildim, eğildim. Kalbim şükürle dolup taşıyor. ❤️ Sat nam. Wahe guru. 24 Ekim 2018, Fethiye Kundalini Yoga Eğitmen Eğitimi by Simrit Kaur |
Nur Taran
|