Bu mesajı okuyan sevgili dostum, Çakra kelimesini son dönemde 7’den 70’e herkes öğrendi. Her yerde bir çakradır almış başını gidiyor. Çakralar dengesizleşiyor, çakralar açılıyor, çakralar tıkanıyor… Hatta geçen gün biri çakralarını tümden kapatmak istediğini bile söyledi. :))) Ondan, çakralar üzerine ama en önemlisi Kök Çakra üzerine birkaç özet bilgi toparlamaya giriştim. :) Bedeninizi bir ağaç gibi düşünün. Ağacın köklerinden üst dallarına doğru, birbiriyle hizalı yedi adet çiçeğin belli aralıklarla açtığını hayal edin. Her çiçeğin, ağacın sağlıkla ve dengeyle yaşamını sürdürebilmesi için bir görevi vardır. Çakralar da en basit tabiriyle insan bedeninin 7 ayrı noktasında dairesel hareketlerle dönen ve insanın sağlıklı ve dengeli olması için çalışan enerji merkezleridir. Tıpkı ağaçlar gibi insanlar da bu dünyada var olabilmek için köklere ihtiyaç duyar. Dünyada varlığımızı sürdürebilmek için dünyanın kalbine uzattığımız kökümüz, Kök Çakra’mızdır. Fiziksel bağlamda bu çakra kemikler, ayaklar, bacaklar, anüs, perine (apış arası), kalın bağırsak, omurganın tabanı, adrenal bezler ve bağışıklık sisteminin işlevlerini sürdüren ve dairesel hareketlerle çalışan bir jeneratördür. Ayaklarını Yere Sağlam Basmak Hani bizde ‘Ayaklarını Yere Sağlam Basmak’ diye bir tabir vardır. Kök Çakrası dengeli çalışan kişilerin ayakları yere sağlam basar. Bu kişilerin ‘Gerçek’lik algısının kuvvetli olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Dönüşmek, karar almak, alınan kararları hayata geçirmek, plan yapmak, organize olmak, odaklanmak, hayata geçirmek ve gerçekleştirmek bu kişiler için son derece kolay adımlardır. Kök çakra ile bağımız sağlıklı bir dengeye oturduğunda kendimizi güçlü, sakin, sabırlı, cömert, sadık bireyler olarak yani toprağın enerjisinde hissederiz. Kendimize değer veririz. Başkaları tarafından desteklendiğimizi hisseder, başkalarını gönül rahatlığıyla destekleriz. Başka bir açıdan bakıldığında da Kök Çakra bu dünyadaki varlığımızla, dünyaya olan güvenimizle, hayatımızda istikrarın yeriyle ilintilidir. Bedendeki toprak elementiyle bağlantılı çalışan Kök Çakra’nın, fiziksel dünyada gözle görünen her şey, içinden geçilen her deneyimle birebir ilgisi vardır. Maddi ve fiziksel bağlamda hayatta kalma güdüsü, sağlığımız, bedenimiz ve alışkanlıklarımız yine kök çakrayla bağlantılıdır. Kök Çakra’sı gelişmemiş ya da dengesiz işlev gören kişiler genellikle sallanan bir zemin üzerinde yürüdüklerini hisseder. Hayata ve insana güven duymakta zorlanırlar. Kök Çakra’nın dengesiz çalışması halinde güvenliğini tehdit altında gören kişilerin, hayatta kalma güdüsüyle, başkalarına zarar verebilecek aşırı derecede güçlü duygusal tepkiler vermesi çok daha muhtemeldir. Kök çakranın dengesizleşmesinin ve çeşitli duygusal iniş çıkışlara sebep olmasının temelinde korku yatar. Dışlanma, ayrı kalma, açlık, yoksulluk korkuları ve bu korkuların yarattığı dürtüleri düşüncelerimize ve davranışlarımıza yansıtmak dünyadaki koşulsuz ve besleyici enerjiyle bağımızın zayıf olduğunun göstergesidir. Kök Çakra neden dengesizleşir? Kök Çakra’nın gelişmemesinin ya da dengesiz olmasının temelinde, ailemizde hayatta kalma ile ilgili güvensizlikler ve korkular, yok sayılma, ilgi görmeme, bırakılma, terk edilme deneyimleri, aile içi bağların zayıf olması gibi nedenler olabilir. Hayatta kalma güdüsüyle bilinçaltına depolanmış bu tarz travmatik bilgiler çözülmediğinde, yani yerine gerçeklik yerleştirilmediğinde, aynı bilgilerin yansımaları, çevreyle sınır belirleme sorunları (örneğin çevrenizdekilere hayır ya da evet diyememe gibi), maddi istikrarsızlık, istifleme, biriktirme, bağlılık, bağlanma ve bağımlılık, istikrarsızlık ve değişim korkusu gibi tezahürlerle hayatımızda kendilerini gösterir. Kök çakranın zayıf olması halinde bedenimizle bağımız kesilmiştir ve kendimizi hayatta hissetmek ve hayatta kalma güdüsünü çalıştırabilmek adına kendimiz için kriz paketleri hazırlarız. Aileye yakın olmak bu düşünce kalıplarını ve dolayısıyla tepkisel yansımaları daha hızlı harekete geçirebilir. Kök Çakra nasıl dengelenir? Kundalini enerjisinin oturduğu yer olarak da tanımlanan Kök Çakra’nın dengelenmesi ve bu çakrayla bağların sağlıklı bir şekilde güçlendirilmesi için Kundalini Yoga pratiğinde sayısız yöntem var. Yarın, derste de uygulayacağımız, Yogi Bhajan’ın 1996 yılında Kök Çakra’nın dengelenmesi için öğrettiği meditasyonlardan birini sizlerle yarın paylaşacağım. Derslerde nefesle ve bilinçle yaptığımız her hareketin duygular üzerindeki etkisini neredeyse anında deneyimliyoruz. Bu duygular, ilgili çakra ile ilişkimiz paralelinde arınma ya da genişleme özelliği içerebiliyor. Kök çakra ile çalışırken yaşam sevinci ve depresyon, güvensizlik duygusu, sahip olmak ve açgözlülük kavramlarına, sabit bakış açılarına ya da bilinçaltımıza depoladığımız bilgilerin yerine gerçeklik koymamız için yüzleşmelere ilişkin deneyimler yaşanması kuvvetle olası. Bunun haricinde yalın ayak toprakta yürümek, özellikle ayak tabanlarınızı yere sağlam bastığınız hissiyle, ayak tabanlarınıza odaklanarak dans etmek, ağacın kökleriyle ayak tabanınız aracılığıyla bağ kurup derin nefesler almak, bağdaş pozisyonunda toprakta oturmak da kök çakranın dengelenmesine yardımı olacak fiziksel aktivitelerdir. Kök çakranın dengelenmesi için tükettiğimiz besinler de çok önemli. Ispanak, kereviz, soğan, sarımsak, patates, havuç, zencefil gibi köklü sebzeler, bakliyatlar köklenme sürecinde önemli yardımcılar. Ama benim için en önemli bütünlenme yollarından biri her adıma, her tüketilen besine, bedene alınan her yudum suya bir niyet yüklemek. Odaklandığımız konu Kök Çakrası ise dünyaya köklenmeye ya da kendi merkezine köklenmeye niyet etmek örneğin. Bol bol şükür, niyetin sürekli hale getirilmesi, fiziksel aktivite ve beslenme desteği ile dengelenmeyecek hiçbir sağlık durumu, hiçbir çakra yok. Toplumca ve topluca köklenmek niyetiyle. Işıkla,
0 Comments
Leave a Reply. |
Nur Taran
|