Kurtarıcı olmaya soyunan her kimse sevgilim, onda kurbanlık da vardır, zalimlik de. Bu üç hal her zaman el eledir. Kurtarmak senin işin değil. Sen ancak varlığınla, sorarlarsa sözlerinle, bakarlarsa gözlerinle kapıyı gösterebilirsin. O kapıdan geçen geçer, kalmak isteyen kalır. . Kendini kurtarmak bile, biliyorsun ki, senin elinde olsa da; aslında tamamen senin elinde değildir. Bu yüzden teslimiyet ve kabul, yürüdüğün yolun en büyük gereğidir. Bir başkasını ‘kurtarılacak’ statüsünde gördüğün an geldiğinde; hele ki bir de o kişi kurtarılmak istemiyor diye onu kınadıysan bil ki aslında zalimliğin kapısındasın. Herkesin bir görevi var bu düzende. Ne demiştik: Özgür İrade. Sonrasında kurbanlık gelir elbet. Çünkü, kurtarıcı ve zalimin arzusunun buluştuğu yerden yükselen tek şey sıkışan acıdır. Bir şeyi arzulayan suçlamaya da meyillidir arzuladığı her neyse ona vermeyeni. Suçlayan, her daim kurban sanar kendini. Bu üç halden de vazgeçmektir özgürlük ve kurtuluş dediğin. Kendini özgür kıldıkça varlığınla çözümlenir her şey çünkü. Kendini özgür kıldıkça çabasız bir çabayla akarsın zamansız bir zamanda, uyumla. Rahatla. Rahatla. Rahatla. Sat nam.
0 Comments
Leave a Reply. |
Nur Taran
|