Rahatladığında, zihnin seni değil, sen zihnini yönetiyorsun. Düşünce akışını ya da bedenindeki hisleri engellemek yerine onların akmasına ‘izin verdiğinde’ ve yargısız alanda, bir nehir gibi akışına yalnızca şahitlik ettiğinde o nötr alana geçiş yapabiliyorsun.
Rahatladığında, acıların seni yönetmesindense acıları serbestleştirmek üzere bir alan açıyorsun kendine ve şifa da tam burada gerçekleşiyor... Kundalini Yoga Eğitmen Eğitimi’nden kendime notlarım... Geçen hafta 6 gün boyunca her biri ayrı ayrı ışık taşıyıcısı muhteşem bir grupla, sihirli bir akıştaydım. AAA Uluslararası Kundalini Yoga Okulu’nun 1. Seviye Eğitmen Eğitimi’nin son modülünde can yoldaşlarının karşısında çeviri yaparken ağzımdan çıkan her sözün kalbime dantel gibi işlediği bir hafta geride kaldı. Bu hafta boyunca seninle paylaşmak istediğim ve beni uyandıran sayısız deneyim yaşadım. Keşke deneyimimi birebir aktarabileceğim bir araç olsa elimde. Konu Kundalini Yoga olunca kelimeler bazen çok yüzeysel kalıyor maalesef. Çocukluğumda herkesin her deneyimi benim gibi yaşadığını zannederdim. Sonra anladım ki kimi kokusunu yaşıyor deneyimin, kimi görselliğini, kimi ötesini, kimi ise hepsini… Sana yazıyorum bunları ama bil ki deneyimlediklerimin bazılarını henüz sindiremedim ve tam manasıyla anlayamadım. Belki de seneler sonra anlayacağım dönüşümler oldu derinlerde. Fakat fark ettiğim bir şey var ki; sangatın (yani yogilerden oluşan topluluğun) içindeyken bambaşka bir boyutta algılıyorum her şeyi. Ve buna aşık olduğum da bir gerçek. Nasıl desem? Sanki, içime mercek tutuyorum, derinlerimde görmediğim, göremediğim ya da o zamana dek görmeye çekindiğim ne varsa hepsini görmeye cesaret ediyorum. Ondan biliyorum ki sevgi, gerçek sevgi, tüm diğer gündemleri bir kenara bırakıp sadece sevmek için açılan kalp şifalanıyor ve kesinlikle şifalandırıyor. Şu an dönüşüm beni yakıp kül etse de o ateşin her türlüsüne bin şükür, bin şükür, bin şükür. Bilinçaltımdaki Baloncuklar Eğitimde konuşurken, yaptığımız meditasyonlarda, bilinçaltının ateşini harlamaktan, meditasyonla o ateşe odun atmaktan ve yukarıya çıkan baloncukları izleyip, serbest bırakmaktan bahsetmiştik. Meditasyon yaparken hissettiğimiz tüm o kaşıntılar, uyuşmalar, rahatsızlık hisleri, öfke, üzüntü, kahkaha vs. bu baloncukların hislere dönüşmüş halleri bir yerde. Bu eğitimde öyle balonlar gördüm ki yukarıya doğru süzülen şimdi bu satırları yazarken hala şaşırıyorum bunları taşıyarak nasıl yaşamayı başarmışım diye. Yandım, kül oldum, duman oldum, hafifledim, iyi ki. Tohum ektim, toprağa döndüm yüzümü, suladım gözlerimle, iyi ki. Yeşermesi için suluyorum o tohumu şimdi. Çiçek açmak için. Çiçeğimi paylaşmak için. İyi ki. Ve yine şimdi, İstanbul’un ortasında içimde açılmış bir sürü kapının ortasında yeni bir rüzgarla kalbimi havalandırıyorum. Ve rüzgarımı üflüyorum kalbine doğru. İyi ki. Merhaba, Ben Sach Dhyan-Rahatlamayı Öğreniyorum Spiritüel ismim, bazılarının da bildiği gibi Sach Dhyan. Gerçek meditasyon, gerçek Zen, rahatladığında çevresini aydınlatan anlamına geliyor. İsmim ilk geldiğinde bedenime ağır gelen bir zihinle bana nasıl bir görev verildiğini uzun süre anlayamadım. İsmimi anlamam, ya da anladığımı sanmam, bu eğitimde kısmen mümkün oldu. İsmimi aldığımdan beri de bir şekilde rahatlamak üzerinde çalışıyorum. Rahatlamak üzerinde çalışmak demek adım adım bana stres veren, gerilmeme neden olan tüm kalıpların, yani en başta beni rahatsız alana geçiren ne varsa her birinin içinden geçmek anlamına geliyor. Rahatlamak bir sanat. Rahatlamak, hayat amacım, en sevdiğim şey rahatlamak! 😊 Zihnini Fetheden Dünyayı Fetheder Guru Nanak, Japji’de ‘Zihnini fetheden, dünyayı fetheder’ diyor. Rahatladığında zihnin seni değil, sen zihnini yönetiyorsun. Düşünce akışını ya da bedenindeki hisleri engellemek yerine akmasına ‘izin verdiğinde’ ve yargısız alanda, bir nehir gibi akışına yalnızca şahitlik ettiğinde o nötr alana geçiş yapabiliyorsun. Rahatladığında acıların seni yönetmesindense acıları serbestleştirmek üzere bir alan açıyorsun ve şifa da tam burada gerçekleşiyor. Durmaksızın çalışan zihnimi ışığın kelimelerini aktarmak üzere kullandığımda, zihnimin sadık hizmetkarım haline dönüştüğünü görmek, çeviriyi bir meditasyon biçimi olarak deneyimlemek ve bu akışın içinde rahatlamayı öğrenmek de geçtiğimiz haftanın verdiği armağanlardan biri oldu. Bunun için gerçekten çok minnettarım. Kazı Çalışmaları Eğitimin daha önceki modüllerinde hocalarla birlikte çeviri yapmak üzere sahnede dururken ve belli ki derslerimde ve hatta daha ileri gideceğim çocukluktan beri, elimde olmadan, bulunduğum ya da bulunmasam da bilgisini bir şekilde aldığım her yerde, her anda hissettiğim acıyı, bana ait olsun ya da olmasın sahiplendiğimi fark ettim. Eğitim süreci boyunca, karşımda matlarda oturan ve her birine ayrı ayrı bağlı olduğum eğitmen adaylarının içinden geçtiği tüm süreçleri kalbimin en derininde hissettim. Özellikle ışığı engelleyen blokajlar üzerinde çalıştığımızdan gerçekten çok derin deneyimlerden hep birlikte geçtik. Derslerimde yeniden doğum çalışmaları, korkuyu, öfkeyi, derin bilinçaltı blokajlarını serbest bırakmak üzerine çalışıyorum elbette fakat ardı ardına 1 hafta boyunca bu enerjileri deneyimlemek bedensel, zihinsel ve ruhsal olarak titreşimimi olağanüstü şekilde etkiledi. Ursula Le Guin’in Yerdeniz Büyücüsü’nü okuyanlarınız vardır belki. Orada Ged karanlıktan bir süre kaçtıktan sonra karanlığın peşine düşmeye karar verir. Bizim eğitimlerde de süreç aynen böyle işliyor işte. Derslerde bunun küçük bir parçasını görüyoruz. Fakat direnç geliştiğinde, yani aslında tam açılım yakalanacakken derse gelenler gelmekten vazgeçebildiği için böyle bir sürekliliği görmek mümkün olmayabiliyor. Bu eğitimde gördüğüm, devam ettikçe katmanların açıldığı ve bastırılmış bilinçaltı kalıplarının şifalanmak üzere bir bir açığa çıktığı oldu... Öğretiye güvenim sarsılmaz şekilde perçinlendi. Rahatlayarak Şifalamak: Sat Nam Rasayan Acıyla olan bu münasebetim, Fateh’in aktardığı Kundalini Yoga’nın şifa öğretisi Sat Nam Rasayan bilgisi ile bambaşka bir şekil aldı. Kelimeler çok kısır kalıyor bu şifa yöntemini anlatmak için fakat en yüzeysel haliyle, anladığım kadarıyla, Sat Nam Rasayan’da hasta uzanıyor ve şifacı hastanın yanında meditatif bir alana giriyor, hastanın bedenini, bedenindeki tıkanıklıkları, acıyı, gerginliği hissetmek üzere kendini açıyor. Kendi bedeninde bu titreşimleri hissederken o alanda ‘rahatlıyor’. Yani, şifacı, hastanın bedenindeki sorunu kendi içinde rahatlayarak çözümlüyor. Yani şifa, olmakta olana izin verip, rahatlayarak akıyor. Bu deneyimle, önce acıyı hissetmeyi olumlu ya da olumsuz olarak yargılamamayı ve bedenimde yarattığı gerilme hissine izin vermeyi denedim. Ardından da o his içerisinde rahatlamayı. Çünkü gördüm ki rahatladığımda ve acıyı görüp ona izin verdiğimde acının serbest kalmasını da mümkün hale getirebiliyordum. Yoğun kriyalarda matlarda ter dökerken ve kendi karanlıklarına ışık olmak üzere blokajlarını yakarken eğitmen adayları canlarım, sahnedeyken aynı şekilde onlara bağlanıp bu kez rahatlamayı denedim. İşe yaradı 😊 Kalbimde acı değil, ışığın kocaman alevi harladı. Eğitimin en unutulmaz anlarındandı ve kesinlikle kendi eğitmenlik anlayışıma da bambaşka bir boyut kazandırdı. Yaratım, Devamlılık ve Yıkım Bütünün Vazgeçilmez Parçaları Bu arada daha eğitime gitmeden bir gün önce kalbim yine JapJi’den bir Pauri söylemeye başladı. aykaa maa-ee jugat vi-aa-ee tin chaylay parvaan. İlahi Ana üç tanrıya hamile kalmış ve onları doğurmuştur. Yani doğanın devamlılığını sağlayan üç hal vardır. ik sansaaree ik bhandaaree ik laa-ay deebaan. Bunların biri Dünya’nın Yaratıcısı, diğeri dünyayı Ayakta Tutan, bir diğeri de Yıkımdan Sorumlu Olan’dır. Yani doğa kendini yaratır, sürdürür ve sonunda yok eder. Tıpkı bir ağacın yaprak ve çiçekle kendini donatması, meyve vermesi ve meyvelerini, yapraklarını dökmesi gibi. jiv tis bhaavai tivai chalaavai jiv hovai furmaan. Her şeyi İradesi doğrultusunda gerçekleştirir. Tüm bunlar onun Göksel Hükmü’dür. oh vaykhai onaa nadar na aavai bahutaa ayhu vidaan. Ne muhteşemdir ki O herkesi ve her şeyi izler ama kimse O’nu göremez. aadays tisai aadays. Önünde eğiliyorum, önünde tevazuyla eğiliyorum. aad aneel anaad anaahat jug jug ayko vays. ||30|| Esas Olan, Saf Işık, başlangıcı ve sonu olmayan. Tüm çağlar boyunca O Bir’dir ve Değişmemiştir. ||30|| Ve eğitim boyunca da zihinden bol bol bahsettiğimiz için üçlü dengenin önemini defaen anlattı kalbim bana. Yaratan, sürdüren ve yıkan, bir. Bunların herhangi birine verdiğim her tepki beni yargı alanına taşıyor ve oradaki asıl resmi kaçırıyorum. Döngünün asıl manasını kaçırıyorum. Bir blokajın içinden geçerken süreci yargılamamak, acının, kederin ya da gelen his her neyse o hissin akmasına izin vermek, o acının içinde rahatlayabilmek ve tüm bu akışa şahitlik etmek kaynağı şifalamak için şart. Dediğim gibi blogtan da paylaştım, son dönemde içimde bir kapak açıldı ve derinden kabaran bir acı dalgasının içindeyim bir süredir. Bu eğitimde acıya hem izin verip hem de bu acının içinde rahatlamanın, anı geldiğinde göz yaşlarımla onu serbest bırakmanın ve sevginin, can yoldaşlığının, kalpten kalbe bağlanmanın, sabrın, genişlemenin, kabulün, yargısızlığın, saygının... cennetin yeryüzündeki halinin yani nasıl şifa verdiğini an be an şükürlerle deneyimledim. Çok derinlerde bir yerlerde, ismine kaynak, evren, O, Işık ya da ne dersem diyeyim işte O'nun dokunuşlarını buldum. Bana dokunduğunu hissettim ve özgürlüğün, o sıcak aromanın, o öteden gelen hafifleme hissinin kokusunu, tadını bir kez daha içime çektim. Özgürlüğü bir kez gerçekten içine çektiğinde içinde tutsak olan bir yerler ölüyor. Yas tutmuyorum arkasından, yangına izin veriyorum, alevlerimin içinde mantraları tekrar ediyorum, aydınlığı çağırmaya devam ediyorum. Nereye gideceğimi bilmiyorum ama hangi yolda olduğum konusunda en ufak bir şüphe kırıntısı bile yok içimde. Fateh, ‘Burada kapıyı biraz araladınız. Gördüklerinizden kaçabilirsiniz ama gördüklerinizi bir daha unutamazsınız’ dedi haftayı kapatırken. Gördüklerimi hayatımın her anında bana hatırlatan kalbimin her atışına şükran doluyum. İçimden hep geçen dua ‘Kendimi bırakmama, Ben ve Sen olmama, Bir olmama yardım et’ Ve öyle de oldu. Sat nam. İstanbul, Mart 2018.
1 Comment
28/3/2018 10:50:44 pm
Çok içimde hissettim paylaşımını, öyle saf öyle kalpten ki iyi ki varsın ve bir çalışmana katılmayı çok yürekten diledim güzel insan❤️🙏❤️
Reply
Leave a Reply. |
Nur Taran
|