Hep içinde bulunduğun, sabah uyan ve gece uyu döngüsünün, geçmişinden anlattığın hikayelerinin, kimliğine dair fikirlerinin dışına çıksan mesela ve şu an, dünyaya az önce varmış gibi bir daha baksan çevrene...? . Seni her an şaşırtacak bir mucizeyi göğsünde taşıyan bu gezegene, bu şehire, bu gökyüzünü görmeye, tenine değen bu meltemi hissetmeye, güneşe yüzünü dönmeye, ağaçların hışırtısını dinlemeye ve çiçeklere, kuşlara heyecanlanmaya geldiğini hatırlasan...? . Duyguları hissetmenin macerasını, sevebilmenin, aşık olmanın, şefkati kalbinde hissetmenin sıcacıklığını örneğin, kahkaha atmanın sonra mesela içinde yarattığı o hareketliliği izlesen ve tam da bunun için bu dünyaya heyecanla gelmek istediğini hatırlasan...? . ...ve belki de buraya gelmeden önce beden dediğin bu mucizevi aracı kullanacağın için büyük bir kutlama yaptığını hayal etsen? . İnsan dediğinin o araçları kullanan ruhlar olduğunu görsen...? . Herkesin kendi renkleri, kendi sesleri ve titreşimiyle büyük bir orkestra gibi dünyanın şarkısını söylediğini işitsen ve kendi sesini kucaklasan her tondan bu şarkı içinde...? . O zaman hayatı nasıl yaşamayı seçerdin? . Yeni doğmuş olsan mesela hayatı nasıl yaşamayı seçerdin?
1 Comment
Sevgili,
Korku, panik ve hayatta kalma modunda yaşadığımı; kendime nasıl hissettiğimi sormadığımda, ihtiyacımın farkında olmaya hazır olmadığımda ve kendime ihtiyacımı vermeye istekli olmadığımda anlıyorum. . Böyle zamanlarda kendimle aramdaki mesafe açılıyor, kendime uzaklaşıyorum. Kundalini Yoga’da ‘Evini terk edenin evine hırsız girer’ deriz. Kendimle aramdaki mesafe açılınca yaşam enerjim, umudum, devam etme isteğim giderek azalıyor, genel rüzgara kapılıp uçuyorum öylece. Evimin kapısı her şeye açık kalıyor yani... . Bunu fark ettiğimde evime geri dönmek için sorduğum üç soru var: Bunlardan ilki: ‘Nasıl hissediyorum?’ Bir nevi içsel yoklama ilk yaptığım. Bir nevi kendi halimi hatrımı sorma, kendi hava durumumu dinleme hali... Bir çocuğa yaklaşır gibi. Sadece anlamak niyetiyle. . Buradan aldığım yanıta göre ikinci soruya geçiyorum: ‘Neye ihtiyacım var?’ İhtiyaç ne olabilir? Bazen durmak, bazen koşmak, bazen dinlenmek, bazen eğlenmek... Bazense sadece su içmek. Bazen ağlamak, bazen bağırmak. Bunu kendime dürüst olarak ifade etmeye çalışıyorum. . Son sorum da ‘Peki bu ihtiyacımı kendime nasıl verebilirim?’ oluyor... Buna ev bakımı diyorum. Hissettiğini bilme, ihtiyacını tanımlama ve kendine sağlama hali... Sevgili, Tartışma ve çatışma anlarında, bedeninde yoğun ağrılar hissettiğinde, duygusal olarak sıkıştığında bu 3 adımı takip edebilirsin... 1- Haberciyi Özgür Bırak: Deneyimi yaşadığın kişiyi haberci olarak görmeye yönelt kendini. Anda yaşadığın hislerin kökleri geçmişinde. Özellikle aşırı kabarıp köpürenlerin. Bu hisleri yaşamana vesile olan kişi ya da kişilere mesafe alıp tetiklendiğin anı derinleşmek için ‘değerlendir’. Deneyimi suçlama, haklı-haksız denklemlerinden çıkarabilirsen, deneyim, kendini anlaman için bir hazineye dönüşecek. 2. Hissin Kendini İfade Etmesine İzin Ver: Zihinsel olarak anlamaya çalışmaktan çıkıp, kendine yer bulmasına izin ver. Bu ana kadar kendini ifade etmeye çalışmış ama bir türlü sesini duyuramamış bir sesin yükseldiğini ve ışığa ulaşmaya çalıştığını hayal edebilirsin bu noktada. Neye benziyor? Yanıyor mu? Batıyor mu? Yayılıyor mu? Ağır mı? Hareketli mi? 3. Koşulsuz Hisset: Hissi değiştirmeye, gidermeye çalışma. Ne zaman biteceğini ve kaç kere bu noktadan geçtiğini düşünerek zihnin döngülerine kapılma. Koşulsuz kucakla. O an kendine şunları söyleyebilirsin: O an kendine şunları bilinçaltının şüpheyle söylenen sözlere inanmadığını hatırlayarak ve içten, şüphesiz bir şekilde şunları söyleyebilirsin: . Acı çektiğini, korktuğunu, öfkelendiğini biliyorum. Seni görüyorum. Tüm bunları hissedebilirsin. Bu çok doğal. Sen bunları hissederken tüm dikkatim ve kalbimle yanındayım. Seninle bu hisleri koşulsuz olarak hissetmeye hazırım. Bu ne kadar sürerse sürsün elini bir an olsun bırakmayacağıma söz veriyorum. Ve ne hissedersen hisset seni asla ama asla yalnız bırakmayacağım. Ve kendi kendinin elini ASLA bırakma. . *Michael Brown’un kitabı Varoluş Süreci ile Kundalini Yoga’yı birleştirdiğim Kendinle Aşk Online Atölyesi’nde 7. Haftadan notlar. . İlüstrasyonlar sırasıyla: Filippa Edghill, Mark Conlan, Saatchi Art ve yine Filippa Edghill. Sat Hari ile konuşurken bugün dedim ki ona ‘Zihnim arı kovanı gibi. Sürekli bir dalgalanma halinde dengemi korumaya çalışıyorum.’ . ‘Gerçek dediğin kaç tanedir?’ diye sordu. ‘Bana gerçek bir tanedir gibi geliyor’ dedim. . ‘Üç gerçek vardır’ dedi. . ‘Kişisel gerçeğin, evrensel gerçeklik ve objektif gerçeklik. . Kişisel gerçeğin, senin yaşamına dair bilgileri içerir. Hayatının şartları, bedeninin durumu, ailen, işin gibi konular bu gerçeklik içindedir. . Evrensel gerçeklik, yaşanan olayların bütüne yansımasını, olanın, Kaynak ile ilişkisini içerir. . Objektif gerçeklik ise deneyimi her yönden sorguladıktan ve tarafsız veriler toplandıktan sonra ancak anlaşılabilir. . Şu halde, zihninde dolanan düşüncelerin hangisinin gerçek olduğunu bana söyler misin? . Sana, düşüncelerine inanmadan, düşüncelerinden duygular yaratmadan önce, her birini sorgulaman gerektiğini öğretmeye çalışıyorum. Düşüncelerinin her birini tek tek gör ve hangilerinin, hangi gerçeklikten geldiğini görmeye aç kendini. . O zaman bu düşünce bana hizmet ediyor, bu etmiyor diyerek zihnini sadeleştirebilir, böylece evrensel gerçekliğe daha fazla alan açabilirsin. . Şimdi otur ve yaz tüm düşüncelerini. . Sonra da hepsini yeniden oku ve sorgula. . Hangileri sana hizmet ediyorsa, onları besle. . Hangileri sana zarar veriyorsa onları kov zihninden. . Zihnin böylece sadeleşecek. Böylece huzurun içine daha rahat bir şekilde yerleşeceksin.’ . Sat nam. Senin ‘şimdi’ dediğinde ne kadar çok şey oluyor bir düşünsene sevgilim, Yeni bir çocuk doğuyor, Birileri çok sevdiği dünyaya veda ediyor, Şu an, hem de tam sen bunu okurken, Bir kutup ayısı avlanmak için yavrularıyla bekliyor, Bir balık az önce suyun dışına attı kendini mesela, Bir yaprak toprağa karışırken, diğeri filizleniyor, Yaz ve kış aynı anda var oluyor, Gece ve gündüz aynı anda, Adalet ve çaresizlik aynı anda var. Dert ve şifa iç içe, Biri, ben bunları yazarken ve sen bu satırları okurken aşık oluyor, Biriyse özlüyor sevdiğini, Vedalar ve kavuşmalar şimdide oluyor sevgilim, Bazıları üşürken; bazıları sıcaktan bunalıyor, Hasta olanlar ve iyileştiğinin müjdesini alanlar var, Kiminin kalbinin acısı bir başkasına dert oluyor; Kimi de dünyanın başına dert açıyor. Her şey aynı anda oluyor sevgilim. Hepimiz dev bir beden gibi aynı anda dönüyoruz koca devranla, Her şeyin aynı anda oluşunu göğüs kafesimizde tuttuk izliyoruz. . Kendimi çok da önemsemiyorum ondan inan ki, Ve önemli olduğumun farkındayım aynı zamanda. Hayatın ipinde dengede ve biz kalmak için, Elimizde şimdimizden başka neyimiz var söylesene? . Ve aslında hissettiğimde tüm bunları, Şimdide bilmem ve yapmam gereken her şey var. Bilinmeyen böylece bilinir oluyor bana. Bilinmeyeni bilmeyi şimdi’den öğreniyorum. . Neler neler oluyor aynı anda, bir düşünsene... . İzmir, Şubat 2020. Fotoğraf: Alaçatı, Şubat 2020. Kendimin yanında olmaya verdiğim sözü tutmaya devam ettikçe, o disiplini kendim için, çabasız çabayla, şefkatle, tekrar tekrar uyguladıkça içimdeki o minik çocuk bana güvenini sağlamlaştırıyor. . Çünkü anlıyorum ki alışkanlıklarım neyse ben de ona dönüşüyorum. . Bu yüzden, Kendime verdiğim sözleri elimden geldiğince tutmaya çalışıyorum sevgilim. . Kendime notlar alıyorum hatırlamak için... Diyorum ki, küçücüğüm, Yaşarken, Kalbinden, samimiyetle, beklentisizce hizmet et. Hem kendine hem de hayatına dokunan her şeye, herkese. Hayır demeye ihtiyacın varsa hayır de. Yorulduğunda dinlen. Dengene sahip çık. Alıp verirken, verip alırken. Canın acıdığında, kalbin kırıldığında söyle. Kendine nazik davran. Kendine sarılmayı, omzundan kendini öpmeyi hatırla. Her şeyi hissetmek hakkın. Adil ol. Masum kal. Hayatın neşesine aç kendini. Hayatın neşesinin içeri girmesi için kendine alanlar aç, fark et. Kahkahanı ve göz yaşını tutma. Görülmekten de görülmemekten de korkma. Korkmaktan da korkma hatta. Gerçeğini yaşamak da konuşmak da hakkın. Suçluluk, utanç kalbini yorar, hissetsen de o durakta çok kalma. Tu-tun-ma. Sen sadece tüm kalbinle sevmeye cesaret et. Her insanın kendi hikayesi var, kişisel algılama, yine de bilincin hep açık kalsın. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını hatırla. Kendini karşılaştırma, şikayet etme ve yargılama. Değişen şartlara uyumlan, esne. Öze güven, hayata güven. Zorlama ama vazgeçme de. . Devam et küçücüğüm, her ne olursa olsun seni seviyorum ve çok iyi gidiyorsun. ❤️ 14 Şubat 2020. İstanbul-İzmir |
Yazar'Benim gibi kendisini azıcık da olsa garip hisseden birileri varsa bu satırları okuyan bilmeli ki: Ben, Ben'im, Biz, Bir'iz ve hayatın tek anlamı Ol'duğum(uz) gibi Ol'abilmek. Arşivler
Mayıs 2020
Kategoriler |